Türkiye'nin bir Rus uçağını düşürmesinden sonra gerginleşen, Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyi bir safhaya doğru gelişmesi memnuniyet verici bir durumdur. Putin, uçak düşürme olayından sonra çok fazlaca esip gürlemişti. Bulunduğu jeopolitik durum ve Ortadoğu'da istikrarlı tek devlet olan Türkiye'ye olan ihtiyacı dolayısıyla, gerginliğin bir an önce son bulmasında o da gönüllü idi. Türkiye'nin ihtiyacı olan doğalgaz dolayısı ile yakınındaki alıcı durumda bulunuşu, onun için bir avantajdır. Rusya'nın ihtiyacı olan sebze ve meyve bakımından Türkiye, biçilmiş kaftan düzeyindedir. Daha önce de yazdığım gibi; Rusya komünizm döneminde kapalı bir kutu olması dolayısı ile gücü çok fazla abartılıyor idi. Birinci Dünya ve İkinci Dünya savaşlarında, Rusya kedi olup bir fare yakalayamamıştır. Jeopolitik konumu itibariyle, Batının hırpaladığı Almanya'ya karşı, bir varlık gösteremeden, Berlin'e kadar ilerlemiştir. Eğer, müttefik kuvvetler komutanı, Dwight David Eisenhower(1890-1969)'in önerdiği strateji yerine, George S. Patton(1885-1945)'in planı kabul edilmiş olsa idi, Rusların Berlin'e kadar gelmeleri mümkün değildi. Ruslar bu bakımdan savaşı kaybetmiş olmasına karşılık, İkinci Dünya Savaşı'nın muzafferi olarak nimetine konmuşlardır. Her ne şekilde olursa olsun, Rusya bizim kuzey komşumuzdur. Tarihi süreç içinde ilişkilerimizin pek de iyi gitmediği bir ülkedir.
Değişen emperyalizm düşüncesi içinde, Rusya'nın daha önceki dönemlerde olduğu şekilde, dünyanın içinde bulunduğu bu konjonktürde, ülkemizi tehdit edeceğine veya edebileceğine ihtimal vermiyorum. Yalnız, Rusya ile olan ilişkilerimiz, sözde kadim müttefikimiz olan ABD ile olan siyasetimize ister istemez etki edecektir. Bu bakımdan her iki ülke ile olan ilişkilerde çok ince nüanslara dikkat etme gereği ortadadır. Ülkemizin zor duruma düştüğü hallerde NATO'nun gündeme gelmemesine rağmen, ABD'nin istediği yönde hareket etmeyince; NATO'nun gündeme gelmesine ne denilebilir ki? PYD'nin terör örgütü sayılmaması, açıkça müttefikliğe yakışmamaktadır. Ama ABD'nin çıkarları o yöndedir. Irak'ta IŞİD'de karşı olan savaşta, Türkiye'nin koalisyonda istenmemesinin bir sebebi olması gerekir. ABD Peşmerge (içine PKK'yı da alarak), Irak ordusu ile savaşı yürütmektedir. Sonunda ise, PKK'da aklanıp terör örgütü listesinden çıkarılabilir. ABD elini bile oynatmadan Ortadoğu'da istediği planı uygulamak istemektedir. Yalnız, Rusya ile ABD'nin Ortadoğu politikalarında nasıl bir anlaşmaya vardıklarını bilmek mümkün değildir. Yalnız bu konuda da, Türkiye'nin saf dışı olduğu açıktır. Gerek Suriye ve gerekse Irak konusunda, Rusya ile Türkiye de birçok konuda hemfikir değildir. Karşılıklı birçok ilişki bakımından iki ülke anlaşmaya varmış olmasına rağmen Ortadoğu konusunda hemfikir oldukları konu hemen hemen yoktur. Bu bakımdan Rusya ile olan ilişkilerde, ABD ile ilişkilerdeki hatalara düşmemek gerekir. Yani tam teslimiyete gidilmemelidir. Gerek ABD, gerek Rusya ve gerekse AB ile ilgili hususlarda çok dikkatli olma gereği ortadadır. Bugün Rusya ihtiyacı olduğu için Türkiye ile ilişkilerini normal düzeyde tutabilir. Yarın için ise bir şey söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan çıkarların çatışmasında dostluk ve müttefik olma durumu asla yoktur. Bu ülkeler Ortadoğu'yu lime lime ederek parçalara ayırmak istemektedirler. Bir zamanların başbakanının 'Derinlik Stratejisinin' bizi ne hallere düşürdüğünü biraz düşünmek gerekir. Ortadoğu konusunda ABD ve Rusya'nın istediği argümanları ellerine verdiğimiz gerçeği ortadadır. Saygılarımla.