Var olmak bir kavramdan ya da bir eylemden daha fazlasıdır. Var olmak, öncelikle bir deneyimdir. Hatta anne rahminden başlayan ilk deneyimimizdir. Hayat devam ettikçe var olmak deneyimi farkındalıkla birleşir. Öncelikle bedeninizle, kalp atışlarınızla, nefes alışverişlerinizle zihninizin ne kadar uyumlu olduğunun farkına varmaktır. Çünkü nefes, zihin ve kalp bedenin içerisindeki tüm bütünlüğü sağlayarak hayattaki deneyimlerinize anlam katar. Zamanlara yeteneklerinizin farkına vararak var olmanın zevkine varmak hazzına ulaşmak bizlere mutluluğun kapılarını açacaktır.

Kimseyi anlamamak ve kimse tarafından anlaşılamayacağını düşünmek, berrak zihinleri engeller. Bu durum insanı sadece maddesel olarak bir bedene dönüştürür. Maddesel olarak var olmak bizi bir özneden çıkararak bir nesneye dönüştürür. Bu durumu aşmanın tek yolu deneyim yaşamaktır. Deneyimler yaşamda bizlere hareket özgürlüğü sağlar. İyi ya da kötü her türlü deneyim bizlere yaşam hakkımız ve yaşam yetilerimiz için yol gösterir. Her insanın farklı yeteneklerinin var olması büyük bir zenginliktir. Önemli olan bu zenginliklerin farkına varabilecek kadar deneyime sahip olmaktır. Yaşanıp anlamlandırılan her deneyim mutluluğa anahtardır. 'Yaşam, yetenek ve lutüflarımızın bir kutlaması olarak yaşanmalı' der Motta. İnsan bedenini bilmeli ve tanımalıdır. Ancak bir bedenden ibaret olmadığını da bilerek nefesinin, kalbinin de ve zihninin de farkında olmalıdır. Bedeniyle güçlü, kalbiyle açık, zihniyle berrak olmak bütünleşmiş bir var oluş deneyimi sunacaktır bizlere.

En önemli farkındalık tüm bunların farkında olmadığımızı fark ederek başlar. Wlliam James'in dediği gibi ''Günümüz insanının geldiği noktadaki en önemli buluşu; anlayışının değişmesiyle hayatınında değişeceğini anlamış olmasıdır.''