"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı."
Eğer, 30 Ağustos'ta o muhteşem sarışın kurt düşmanı yer ile yeksan etmese idi, benim adım Gül değil Greta olurdu. Hiçbirimiz, değil Ramazan Bayramı, ne dinimizi ne döşümüzü bilebilirdik. Bugün hala laik kalmaya çalışan bir ülke isek ve hala sabahın seherinde o ezan sesi içimizi buş edebiliyorsa bunu Başkomutan Atatürk'e borçluyuz.
Azametini muhteşem tevazusu ile birleştirebilen müstesna insan Atatürk.
Dünyanın önünde eğildiği, dünyanın saygı duyup hayranlıkla izlediği Atatürk.
Oysa ülkemizde adı yok edilmeye çalışılıyor. Karanlık güçler, hiç durmadan zehirli tohumlar atıp onu yok etmeye hatta karalamaya tevessül ediyor.
İçinde bulundukları gaflet, bir gün kendilerini de boğacak bilmiyorlar.
Ölüp sonsuza gitmiş bu kahraman insandan ne isteniyor. Tüm dünya milletleri ona saygı duyarken biz onu okul müfredatlarından silmeye çalışıyoruz.
Artık uyanış zamanı geldi. Ülkemizi çok karanlık ve geçilmez dehlizler sardı.
Bu fanusun içinde ya boğulacağız. Ya da fanusu kıracağız.
Sorgulamadığımız bir yaşam bizim olamaz.
Bu vesile ile 29 EKİM CUMHURİYET Bayramımızı kutluyor, onu çok özlediğimizi ne çok özlediğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum.
CUMHURİYET DEMEK.. MUTLULUK DEMEK..
CUMHURİYET. ..YAŞAMAK DEMEK..
CUMHURİYET DEMEK.. VAR OLMAK