FETÖ'ye karşı
direnenlerin
öncü isimlerinden
gazeteci-yorumcu Savcı Sayan,
hain örgütün
şemasını şöyle tanımlamıştı:
"Altı ibadet, ortası ticaret,
üstü ihanet..."
Allah inancıyla
samimi bir biçimde
örgüte girenler,
şemanın en altında...
Bunu, FETÖ'ye karşı
verdiği mücadelede
yüreğini ortaya koyan
siyasilerin başında
gelen Cumhurbaşkanı
Erdoğan da
ifade etmiş,
hatta onlara
çağrıda bulunmuştu...
Yani, inanmışlıklarıyla
aldatılan
ve yüreğinde vatan- millet sevgisi
eksilmeyen
garibanlar...
Şemanın ortasındakiler,
FETÖ'nün her kurumdaki
gücünü
paraya çevirip,
büyük zenginliklere
kavuşanlar...
Onların derdi,
fakir fukara, garip gureba
değil; para...
Örgütün çatısında
ise "ihanet şebekesi"
var. Uluslararası operasyonlar
için CIA ve FBI tarafından
eğitilmiş bir çete...
Onların derdi de
para...
Ne ortadaki zengine ne de
yukarıdaki ihanet
çetesine acırım...
Hesap verecekler, veriyorlar da...
Benim meselem; kurunun yanında
yanan yaşlar...
Mesela, anneleriyle birlikte cezaevine
giren bebeler...
Kim ne suç işlediyse
cezasını çekecek!..
Hiç şüphe etmiyorum...
Ancak, FETÖ soruşturmalarında
gözaltına alındıktan
sonra, nezarette bile bekletilmeden
nöbetçi mahkemelerde
serbest bırakılanlar
bulunduğu iddialarını
gördükçe, bu anneler için
gerçekten de üzülüyorum...
Şiir okuduğu için
bir dönem yavruları
ve eşiyle
çok sevdiği anasından
ayrı bırakılan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
bu duyguyu iyi anlar...
Bu seslenişim, o yüzden onadır...
Bebekleriyle birlikte cezaevinde
tutulan kadın şüpheliler,
denetimli serbestlikten
yararlansın ve tutuksuz yargılansın!..