"Kerameti kendinden
menkul"
bazılarının "ego" şişkinlikleri
karşısında,
gülesim geliyor ama
okuyucu hiç de
benim gibi düşünmüyor...
"Bunlar gazeteci değil"
desem de
içten içe onların sitemlerinde
haklı olduklarını
düşünüyorum...
Çünkü, her önüne gelenin
gazetecilik
yapmaya kalkıştığı
bu memlekette,
mesleki tanımlamayı
yapabilecek
ve bunun takipçisi
olacak sağlıklı bir
bir yapıdan
söz etmek mümkün mü?..
Cemiyetlerin birleştirilmesi
konusunda bir "mesleki ağabey" olarak iki başkandan gelen
talep üzerine,
çalışma başlatmış,
eski gazetecilerin
katıldığı
toplantıyla da
üyeleri belirleyerek,
noktayı koymuştuk...Her iki başkan
ve yönetici arkadaşlarının
ıslak imzalı
taahhütleri
var...
Aylar, yıllar geçti;
hala bekliyoruz!..
O günlerde bu durumdan
hicap duyan
ve bu yüzden katkı bekleyen
iki başkan,
eskisi gibi değil;
rahatsız olmuyorlar demek ki...
"Konumuz bu değil"
demeyeceğim...
Asıl konu bu bence...
Gazetecilerin
sorunlarının çözümü
ve mesleki
saygınlıklarının
yükseltilmesi konularında
atılacak
adımlar,
kişisel davranışlarla
değil, kurumsal etkinliklerle
sağlamlaşabilir...
Gazeteci kimdir öyleyse?..
Her omzuna fotoğraf makinesi
ya da kamera takan mıdır?..
Hiç unutmam!..
30-35 yıl önce,
19 Mayıs Stadyumu'na
fotoğraf makinesinin
kabıyla
girenler vardı...
Seyirciler,
bu insanları
"gazeteci" sanıyordu...
Oysa o insanların gerçek işleri
başkaydı...
Onlar,
sadece basın dostuydu
ve kale arkasında
olmak için
can atarlardı...
Bazen gol pozisyonlarında
fotoğraf karelerine
onların
eli ve ayağının
girdiği olurdu...
Samsun basını,
o yılları çoktan geçti...
Devam edelim, "gazeteci kimdir?"
diye sormaya...
Her internet sitesi
sahibi ya da
o platformda yazan
kişi, benim meslektaşım mıdır?..
Adam inşaatçı,
adam keresteci,
adam oto tamircisi
ve adam kabzımal...
Basın mesleğiyle ilgili
hiçbir resmi kaydı yok!..
Sadece; yıl 10 sayı 2 bir gazete
ya da adresi bile olmayan
bir internet sitesi sahibi ya da yazarı...
40 yıldır bu mesleğin
içindeyim. Hakkımı da haddimi de
bilirim...
Gerçek mesleklerini
asla küçümsemediğim
inşaatçı ve keresteci
her kimse; toplumda "gazeteci"
muamelesi görürken,
ben ya da bir başka gazeteci
oto tamirciliği yapmıyor...
Meslek odası,
adamı anasından
doğduğuna pişman ediyor...
Önce çırak, sonra kalfa
olmadan
dükkan açtırmıyor devlet!..
Yani, kursa katılıp,
bir emek
ve bir zahmet
vermem gerekir!..
Rahmetli Ferruh Çetin'in
"yandan çarklı"
dediği bu tipler,
kendi yazdıklarını bile okumaktan
aciz insanlar...
O yüzden bunların mesleki ve insani
yanlışlarının
faturası,
yüreğini
gazetecilik mesleğine vermiş
olanlara kesiliyor...
Birkaç gazetecinin
dışında
görüştüğüm yok!..
Bir gün "ne yaptı"
diye soran olursa
anlatan çıkar sanırım...
Sitemim; başkalarının sorunları için
"şahin" kesilenlerin
kendi meseleleri için
"tavşan" gibi
ürkek duruşunadır...