15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ortaya koyduğu hususlardan bir tanesi de 'idam' konusudur. Bugün dünyada 102 ülkede idam cezası uygulanmamakta, 58 ülkede uygulanmaktadır. İdam cezalarının en çok uygulandığı ülkeler sırasıyla, İran, Pakistan, Suudi Arabistan, ABD (bazı eyaletlerde yok), Irak ve Mısır'dır. Buradan da görüleceği üzere, idam cezasının olduğu ülkeler, ABD hariç, çoğunlukla az gelişmiş ülkelerdir. Tam olarak söylemesek de idam cezaları ile ülkelerin gelişmişlikleri arasındaki ilgi çok fazladır. Burada ABD bir istisnai durum göstermekle beraber, bu ülkedeki kültür seviyesi, Avrupa ülkelerinin çok gerisindedir. Esas olan şudur ki, teknolojik gelişme ile demokrasi ve kültür düzeyini birbirinden ayırmak gerekir. Ülkemizde, 1984 yılından beri fiilen yoktur ve 07 Mayıs 2004 yılın sonra, 5170 sayılı kanunla da idam cezası kaldırılmıştır. 15 Şubat 1999 yılında yakalanarak, ülkemize getirilen A. Öcalan; 28 Nisan 1999 tarihinde 'Vatana İhanet Suçundan' idama mahkûm edilmekle birlikte, AB uyum yasalarına göre, cezası 'ağırlaştırılmış müebbet' hapis cezasına çevrilmiştir. Buradan da görüleceği üzere, ülkemizde 1984 yılından sonra fiilen idam cezası uygulanmamış bulunmaktadır. 15 Temmuz'dan sonra idam spontane olarak gündeme gelmiş bulunmaktadır.

Bu tarihten sonra idam cezası gündeme gelir mi, TBMM'de kabul edilir mi? Bunu bugünden bilebilmek mümkün değildir. Ayrıca, kabul edilse bile, A. Öcalan ve FETÖ teröristlerine uygulanır mı? Bilmiyorum. Bu hususta birçok hukukçu çıkarılacak bir idam cezasının geriye uygulanamayacağı görüşündedirler. Eğer, hedef olarak FETÖ terör örgütü ise, bu durumda, idam cezasının ne işe yarayacağını da anlamak mümkün değildir. Darbe teşebbüsü ile 250 yakın şehidin kanının yerde kalmaması ve ilave olarak ülkemizdeki zarar da düşülmelidir.

Türkiye'de fiilen idamların yapılmaması ve kanunun kabul edilmesi arasında 20 yıllık bir süre bulunmaktadır. Bu süre içinde idamların yapılmaması ilgili durum arada, sırada gündeme gelmiştir. A. Öcalan'ın tesliminde idam edilmemesi ön şartının olduğu duyumları da bulunmaktadır. Özellikle, 2004 yılında idamın kaldırılmasında, AB'ye uyum yasaları etkili olduğu gibi, esasta ise A. Öcalan bulunmakta idi. Elbette, demokrasiye inanmış insanlar olarak, idam cezasının geri gelmesi ile ilgili olarak nasıl bir prosedür izleneceği, açık olarak ortadadır. Cumhurbaşkanımız da idam cezası önüne gelir ise imzalayacağını ifade etmiştir. Bu durumda nasıl bir yol izleneceği, hükümet tarafından ortaya konulacaktır. Birçok platformda idam hususu görüşülmekle beraber somut bir husus ortaya konulamamaktadır. Her ne kadar AB ile iplerin kopmaya ramak kaldığı bir durum olsa da, Türkiye'nin ABD ve AB ile ilişkilerinin kopması mümkün değildir. Avrupa Birliği'ne biz girmek istemeyebiliriz veya onlar bizi almak istemeyebilir. Fakat, Türkiye'nin onlardan kopması mümkün değildir. Dünyanın çok küçüldüğü bir zaman içinde, ülkelerin yalnız başına yaşamaları mümkün değildir. Rus uçağının düşürülmesinden ve Rusya ile ilişkilerimiz bozulmuş olmasına rağmen; Rus doğalgazının ülkemize geldiğini görüyoruz. Rusya vanaları kapatarak, Türkiye gazsız ne yaparsa yapsın dememiş, belki de diyememiştir. Milletlerarası ilişkilerin bu derece hassas olduğu bir dönemden geçiyoruz ve burada soğukkanlılıkla diplomasi işlemektedir. Bunun yanında, şahsi kanaatim olarak şunu açıkça yazmak isterim ki, idam cezası geri getirilerek, gelişmişlikte bir kerte daha aşağı düzeye gelmeyi de arzu etmiyorum. Saygılarımla.