…Yahya Kemal bu durumu şöyle anlatırdı: '1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum. Bu kadın yazın adada otururdu. Ben de orada idim. Deli divane olmuştum. Sonbahar'da Nişantaşı'ndaki evini düzenlemek için İstanbul'a inerdi. 1916 Sonbaharı'nda yine İstanbul'a iniyordu. Ben müthiş muzdariptim.Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar… O gidinceye kadar Ada dopdolu idi. Gider gitmez benim için boşalıverirdi. Tam o günlerde Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa İstanbul'a dönecek lafı çıktı. Hakkı Paşa, benimkinin uzaktan akrabası oluyordu ve İstanbul'a geldiğinde geceler düzenler, İstanbul'un bütün güzel kadınlarını çağırırdı.
Benim ki de oralara gidecek diye içim burkuluyordu. Hatta kendisine bu endişemi söylemiştim. Gitmeyeceğine yemin etmişti. Bir gece Ada Oteli'nde otururken, yandaki iki kişinin 'Berlin Büyükelçisi bu gece davet veriyor. İstanbul'daki bütün güzel kadınlar davetli' lafını ettiklerini duydum. Müthiş bir acıyla yerimden kalktım. İskeleye doğru gittim. Son vapur çoktan kalkmıştı sert bir lodos esiyordu ve deniz karmakarışıktı, ancak ne olursa olsun, sandalla Maltepe'ye geçmeye karar verdim. Sandalcılara gittim, yanaşmıyorlardı. Çok para verince biri ikna oldu açıldık, bir süre sonra lodos büsbütün arttı denizde çalkalanıp duruyorduk. Sandalcı bana küfretmeye başlamıştı ölmek üzereydik, ama ben sadece sevgilimin katıldığı geceyi düşünerek müthiş bir kıskançlık duyuyor ve bir an önce orada olmak istiyordum. Sırılsıklam Maltepe'ye gelebildik hemen bir kahvehaneye gidip, araba bulmaya çalıştım. Yoktu bunun üzerine Maltepe'den Bostancı'ya yürümeye karar verdim tren yoluna çıkarak koşmaya başladım. Maltepe-Bostancı arasının bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar fark etmemiştim. Kan ter içinde Bostancı'ya geldim vakit hayli geçti karakola gittim. 'Bana bir araba bulunuz hastam var' dedim. Aradılar taradılar birini buldular yine bir sürü para verdim arabayla yola koyuldum. Kadıköy, oradan Üsküdar karşıya geçtim. Doğru Nişantaşı!.. Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı. Penceresini vurarak onu uyandırdım. 'Benimki evde mi?' diye sordum, adam halime bakıp şaşırdı: 'Evde, bu akşam çıkmadı!' dedi, 'Ne diyorsun ? diye bağırdım' Bütün katettiğim mesafe sanki başıma yıkılmıştı. Eve kaçta geldiğini araştırttım. Sözüne inanamıyordum. 'Çık bir bak! Evde mi?' diye adamı zorladım. Adam çarnaçar çıktı. Bir münasebetle hizmetçisine sormuş uyuyor! Demiş… Geldi haber verdi sanki dünyalar benim oldu. Apartmanın karşısında bir arabacı meyhanesi vardı. Orada sabaha kadar içtim sabahleyin, doğru eve çıktım. Benim halim berbat toz toprak içinde
olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı sarmaş dolaş olduk…'

Yahya Kemal deli gibi aşıktı, ama evlenmekten çok korkuyordu…

Son bölümde buluşmak üzere

Güzel günlere uyanın

Sağlıcakla kalın efendim