O günlerde Celile Hanım, Yahya Kemal'e bir mektup yazdı, şöyle diyordu: 'Bugün pazar belki gelirsin diye üç vapurunu pencerede bekledim. Gelmedin mahzun oldum. Verdiğin konferansa gelmedim, kalabalıktır memnun olmazsın diye, fakat hep aklım sende idi. Çok çok göreceğim geldi. Beni niye aramadın sana gücendim canımın içi, pek göreceğim geldi. Ben o günden beri yani salı gününden beri evdeyim, dikiş dikiyorum evimiz için çalışıyorum…'

O evlilik hiçbir zaman olmadı. Yahya Kemal hep kaçtı o evlilikten, hep kaçan taraf oldu. Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı Yahya Kemal'in. Şöyle yazıyordu: 'Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930'da Sirkeci Garı'nda gece saat 10'da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir. Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim.'

Celile Hanım bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris'e giderken, Sirkeci Garı'nda vermişti Yahya Kemal'e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği…

Yahya Kemal'in Sessiz Gemi'si 'Hep ölüme yazılmış bir şiir olarak' bilinir oysa;

'Demir alıp bu limandan kalkan gemi

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol' dizeleri Yahya Kemal'in büyük aşkı Celile Hanım Ada'dan gemiyle İstanbul'dan gidişinde yaşadığı çaresizliği anlatır. Ölüm gibi çaresizliktir gidiş Yahya Kemal'e göre. İçinde fırtınalar kopan bir kalp ağrıdır onda ki Sessiz Gemi…

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Güzel günlere uyanın

Sağlıcakla kalın efendim