Önümüzdeki dönem eğitim reformu yapmaktan söz ediyor Sayın Cumhurbaşkanımız. İleri ülkeler seviyesinde başarıya götüren müfredat yapılanmasına dikkat çekiyor. Eğitimde başarılı değilsek burada bir sistem sorunu olduğunun altını çiziyor.

40 yıldır bu işin içindeyim; yüzlerce deney, gözlem, anket, araştırma yaptım. Ortaya koyduğum somut sonuçlar, binlerce meslektaşımı heyecanlandırdı. Etrafımda ciddî bir kamuoyu oluşmuş olacak ki Samsun Haber Gazetesi'nin sorularına verdiğim cevaplar, 13 Şubat 2011 günü tam sayfadan 'KALKINMAK İÇİN İŞE ODAKLI EĞİTİM' manşetiyle yayınlandı. TRT'de ve Ordu, Samsun, Konya televizyonlarında bu konuda konuşmalar yaptım. Dosya hazırladım ilgili ve yetkililerin kapısını çaldım durdum. Ancak henüz kimseye sunum yapabilmiş değilim.

Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim derdi içimi acıtıyor. Görüyorum ki faiz konusundaki yalnızlığı, eğitim konusunda da var. 'Dünyayla rekabet edemezsek vagon oluruz, meslek liselerini artırmalıyız.' 'Okul varsa dershane niye var?' 'Her alanda dönüşüm gerçekleştirdik ancak eğitim ve kültürde ilerleyemedik.' gibi önemli sözlerinin gereğini yapacak adımlar atılmadı bu zamana kadar; Talim Terbiye Kurulu başkanları, müsteşarlar, bakanlar geldi geçti, yok fayda! Sürekli değişiklik, olmadı bir daha değişiklik, olmadı bir daha, bir daha… Yazık, çok yazık!

Son reform çıkışının iyi anlaşılması için bir kez daha iddiayla şu özet açıklamayı yapmak istiyorum:

Gerçek sorun müfredat: İstiap haddini aşan bilgi yükleme ve yoklama sistemimiz var. Bilgiler yeterli olmayan zaman içinde aktarılıyor, çeşitli hazır örnekler üzerinde de kazanılmış mı diye yoklanıyor. Olumlu sonuç alınınca da öğrenildi sanılıyor, bir süre sonra sınava girildiğinde görülüyor ki öğrenme gerçekleşmemiş.

Her yıl olduğu gibi Son Teog sınavındaki bir Türkçe sorusu hakkında yine sorun yansıdı bana: Unutmak sözcüğünün sözlükteki 'hatırlamamak' temel anlamının verilen cümleler arasında olmadığını görememiş öğrenci. Verilen 'Yoğunluktan kitap okumayı unuttuk.' cümlesindeki 'engelleyici yüzünden yapamaz duruma gelme' anlamının da verilmediğini iddia ediyor. Çocuk okul birincisi, velisi de bu soru yanlış diye yönetime itiraz dilekçesi vermiş.

Sürekli test çözen, defalarca çeşitli örneklerle yoklanan yüzlerce öğrencinin bu bilgi oturmazlığını hazmedemediğine çok şahit oldum. Ağlayan sızlanan öğrenciler, üzülen veliler gördüm.

Sorun ne? Sistem! O çocuk örnek çözme yanında kendi kuracağı cümlelerle sözcükler arası anlam ilgilendirmeleri yapacak, yani bilgiyi kendisi kullanacak, iyi yazar olmaya çalışacaktı. Çalışmasına uygun ortam ve yeterli zaman bulabilecekti.

Olmuyor böyle, bilgiyi kullandırma sistemine geçmeliyiz. Kullanılmayan bilgi kısa sürede unutuluyor çünkü. Sınıfların işliklere dönüştürülmesi şart! Bunun adı iş içinde eğitim. Sistemimizi işe, üretime odaklamamız lazım. Çocuklarımıza kullanmayacağın bilgiyle oyalanma diyebilmeliyiz artık.

Akademik olsun meslekî olsun bütün okullarımıza işe odaklı müfredatlar yapabilmeliyiz.

Üreten beyinlerin başarılarını görmek istiyor Sayın Cumhurbaşkanı, işaret ettiği sistem bu!

Dünyayla rekabet edebilecek çağla yarışan kuşaklar yetiştirelim diyor, liyakatla işbaşına…