Hani, Özdemir Asaf,
"Bütün renkler hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler"
diye yazmıştı ya...
Halkın gözü, kulağı ve dili
olarak ifade edilen
medya da
öyle bir durumda...
Yasama, yürütme ve yargıdan sonra
"4. kuvvet" olarak,
önemli bir kamu görevini
üstlenen
medyanın
bir kısmı;
güç odaklarının
kuvveti ve
paranın kudreti
karşısında,
mesleki kuralları
ve ahlaki değerleri,
ayaklar altına almıştır...
Mesela meslek büyükleri; işe yeni başlayan
genç muhabire,
haberde iddia edilen konunun
muhatabına
mutlaka sorulmasını
öğretir...
Yoksa, bu haber
eksiktir...
Ne yazık ki bugünlerde,
genç kardeşlerine
bu kuralları
öğretenler,
yıllar sonra
"olmazsa olmazı"
çiğnemektedir...
Demek ki
hırsları,
akıllarını geçmiştir...
Geçmişte; bir yaş büyüğün
"ağabey", 10 yaş büyüğün
"baba" olarak
saygı ve sevgi
gördüğü bu mesleğin
etik duvarlarında
ahlaksızca gedik açmaya
çalışanların
azmettiricileri
var...
Onlar, kaynaklar kesildiğinde
o balyoz darbelerinin
kendilerine
yöneleceğini bilmelidir...
Ahlaki değerler içinde
gazetecilik yapanlara
aleyhimde bile yazsa,
saygım vardır...
Çünkü, hakaret yoktur
ve her şey eleştiri sınırları
içindedir...
Her meslekte işinin
namusunu
gözetenler de
var, bilerek ve isteyerek
hiçe sayanlar da...
Ünlü Rus yazar Dostoyevski,
ilk yapılan yanlış
"kaza" ikincisi "hata"
üçüncüsü de "tercihtir"
der...
Meslekte
süreklilik arzeden
yanlışlarını "tercih"
noktasına getirenler
"müptezel"
hale gelmiştir...
Ve bunca yıllık
meslek hayatımda,
bu tiplerin
kaynakları
kesildiğinde;
"bumerang" gibi
dönüp
azmettiricilerini
vurduğunu
kaç kez görmüşümdür...
Sözün özü:
Demedi demeyin,
bunlara yüz vermeyin!..