Nisan ayının başlarıydı.
Odamdan silah seslerini
duyduğumda,
Mert Irmağı'nın
istinat duvarının
kıyısından koşan
elinde pompalı
tüfek bulunan
maskeli bir genci
gördüm...
Mert Irmağı Köprüsü'nün
başındaki bir
işletmenin önünde
kalabalığı fark ettim...
Olay yerine giden muhabirimiz,
4 kişinin çeşitli yerlerinden
yaralandığını bildirdi...
Polis, birkaç gün içinde
failleri yakaladı...
Önceki gün de adeta bir dejavu yaşadım...
Yine bir öğleden sonraydı. Odamdayken,
Mert Irmağı Köprüsü'nün başındaki
işletmenin
olduğu bölgeden 4-5 el silah sesi
duydum. Pencereyi açtım, yine aynı yerde
silahlı bir olay meydana gelmişti. Haberler Müdürümüz
Onur Nurdemir'i arayıp,
ekip göndermesini istedim...
Olay yerine giden
muhabir kardeşimiz,
bir kişinin ayaklarından
vurulduktan sonra
feci biçimde dövüldüğünü
bildirdi...
Polis, olay yerinden kaçan faili
çok geçmeden yakaladı...
Nisan ayında
meydana gelen olayla
önceki günkü
saldırı arasında
bir bağlantı olabilir miydi?..
Gerçekten de
öyleydi...
İki taraf arasında
alacak verecek meselesinden
husumet vardı...
Kim kimden alacaklı,
kim kime borçlu bilemem...
Bu olayda
öne çıkan
iki sonuç vardır...
Birincisi, polisin
faili çok kısa sürede
yakalamasıdır...
İkincisi ise
Samsun'da
giderek yaygınlaşan
"Para işi"dir...
Samsun'da
malları ipotekli olan
ve borçlarını ödemede sıkışan
işadamı ve esnaf,
bu kan emicilerin
kapısını çalmaktadır...
Tefecilik suçtur...
Alacaklı oldukları
kişilerin
ocaklarına çökerek,
onların çoluğuna çocuğuna
acı çektirenleri
şikayet etmek,
bir insanlık görevidir...
Herkes bilsin ki,
hiç kimse devletten
güçlü değil!..
Korkmayın!..