'Öğretmen kapıyı açar,ama kapıdan geçmek öğrenciye kalır.'Çin atasözü

Noam Chomsky,çağımızın en önemli entelektüellerinden biridir.Demokrasi ve eğitim konuları,onun eserlerinde özgürlükçü toplum anlayışı ile birlikte sıkça yer almaktadır.

Öğretmen olan ebeveynlerinin etkisiyle çocukluğunda iyi bir eğitim almış, ancak lise ve üniversite eğitiminin ilk yıllarını 'hayatındaki bir kara delik' olarak değerlendirdiği ve okulu bırakmak noktasına geldiği bir dönemde tanıştığı bir dilbilim profesörü imdadına yetişerek, bakış açısıyla birlikte hayatının akışını da değiştirmiştir.

Bir dilbilimci ve eğitimci olarak, 'demokrasi ve eğitim' ilişkisini; demokrasinin kendi kendini yönetmek, eğitimin de çok büyük ölçüde kendi kendini eğitmek olarak açıklamıştır. Herkes için demokrasi ve demokrasi için eğitim konuları üzerine düşünürken, bir bireyin zihinsel gelişiminde hem doğal genetik yeteneklerin hem de belirli bir kültürel çevrenin rol oynadığını ortaya koyar.

Demokrasi için eğitimin amacı, bireyin zihinsel gelişiminin ve kendi aydınlanmasını sağlayan ilerlemesine yardımcı olmaktır. Ama, hangi anlamda ve yönde bir aydınlanma? Maalesef bu sorunun -en azından şimdilik-bilimsel bir yanıtı yoktur.

Chomsky, çağının iki önemli düşünürü Dewey ve B.Russell'dan da oldukça etkilenir.

Russel,eğitimin 'özgür bir toplumun irfan sahibi yurttaşlarını yetiştirmeye yardım etmesini,bir çocuğa,tıpkı bir bahçıvanın bir ağaca bakıldığı gibi bakılmasını' ister.

Dewey de 'eğitimle adil ve özgür bir toplumun yolunun açılabileceğini,üretimin nihai amacının mal üretmek değil,bireylerin birbirleriyle eşit ilişkiler kuran özgür insanlar üretmek' olduğunu düşünmektedir.Çocukların alacakları ücret için eğitilmelerinin 'bağnazlık ve ahlaksızlık' olduğunu,çünkü bu durumda onların özgür olamayacağını savunur.

Bu düşünürlerin hepsi,eğitimcilerin ve öğretmenlerin,bir başkasının hayatını, karakterini ve düşünme tarzını denetlemeye çalışmak konusunda oldukça dikkatli olmaları gerektiğini vurgulamaktadırlar.

Alpaslan ÇEPNİ