İnsanların ya da insan kılıklıların 15 Temmuz kanlı ve kahpe kalkışmasından sonra düştüğü durumları gördükçe, ben insanlığımdan utanıyorum. Bu kutsal vatanı koruma görevini namuslarına emanet edilmiş 'Peygamber Ocağı'nı' ihanet şebekesinin istilasından koruyamayan generallere havale ettiğimizi düşündükçe; çılgına dönüyorum. Beni bugüne dek hiçbir şey generalliğin bir onur ve bir görev makamı değil de bir geçim kapısı olarak algılanması kadar derinden yaralamamıştır.

Bir önceki Genelkurmay Başkanı General Necdet Özel 'Sayın Cumhurbaşkanı ve ben özür diledim ama yetmez. Herkes dilemeli. Ne kadar mağdur olan silah arkadaşlarıyla ilgili hukuka uygun davranmış olursak olalım eğer TSK'dan böyle bir hareket çıkmış ve bunları yaşamışsak hepimizin sorumluluğu var demektir. Ben daima dürüst oldum. Bu olaydan sonra yüreğim yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir yürekle yaşayacağım' demiş.

Bu kadar ucuz mu sayın general ve bu kadar kolay mı? Dünyanın en köklü ve en büyük ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düştüğü/düşürüldüğü böylesine vahim bir durumun sorumluğundan kurtulmak ya da kaçmak? Kurtulamazsın sayın general, kurtulamazsın, kaçamazsın, hesabını önce istikballerini, makam ve rütbelerini çaldığın ya da çalınmasına sessiz kaldığın silah arkadaşlarına, sonra tarihinde ilk defa kendi evlatlarının kurşununa maruz kalan bu millete ve en son da tarihe vereceksin.

Özür dilemek ve üzgün olmak kabahatin itirafıdır aynı zamanda. Herkes kabahatinin cezasını kendi öder. Ama askerin ve hele de başkomutanın hatasının cezasını hiçbir günahı olmayan millet öder. Kaçmak yok sayın general, kaçmak yok. Tarih bu hesabı senden soracak tıpkı senden öncekilerden sorduğu gibi.

Seni okuyunca Hasan Tahsin Paşa geldi aklıma. Hani şu Balkan Harbi'nde Osmanlı kenti Selanik'i emrindeki 25 bin askere rağmen bir kurşun atmadan Yunanlıya teslim eden Hasan Tahsin Paşa var ya o geldi aklıma. O da üzülmüştür herhalde. Üzülmemesi için adam olmaması gerek, üzülmemesi için hain olması gerek. Hain değildir herhalde ama korkaktır general, ama çapsızdır, ürkektir ve namusuna teslim edilen bir kenti kurşun atmadan teslim etmenin vebali ve utancı altındadır.

Hasan Tahsin Paşa sadece kendisi yaşamamıştır o utancı, emrindeki 25 bin askeri de ortak etmiştir kendi zilletine. O asker ki biraz ileride Edirne'de, Yanya'da, İşkodra'da komutanını bulduğunda destanlar yazmaktadır. Edirne'de Mehmet Şükrü Paşa, Yanya'da Esat Paşa ve İşkodra'da Hasan Rıza Paşa Balkan utancının yüz akları ve bu ordunun, bu milletin gurur abideleridir. Sen burada neredesin sayın general?

Sen ve senin gibi altından habersiz generaller, sizler sanırım Albay Reşat Çiğiltepe'yi bilirsiniz. Herkes affetse bile onun aziz ruhunun sizleri affedeceğini sanmıyorum. Bu millet de tarih de seni ve senin gibileri affetmeyecektir.