Gol atan takımın teknik direktörü genelde futbolcularına 'aman 5 dakika dikkat edelim' der.
Gol tüm duyguları altüst ettiği için, gol atan takım ancak 5 dakikada kendine gelir çünkü...
Rakip de bunu bildiği için o ilk 5 dakikada şuursuzca saldırır...
Bu durum Samsunspor'un rakipleri için pek de öyle değil.
Dakika fark etmiyor, Samsunspor golü yediğinde bir anda fişi çekiliyor.

İlk devredeki maçlara göre daha iyi bir oyun, daha fazla gol pozisyonu, daha derli toplu bir takım görüntüsü vardı Samsunspor'da. Ancak sürekli değil, sadece her iki devrenin ilk 15'er dakikası. Diğer sürelerde ise ilginçtir Samsunspor sanki kazanan tarafmış gibi oynadı. Rahat rahat top çevirdi, rakibin savunmaya yerleşmesini bekledi. Dersin ki puan maçı değil, pas yapma maçı.

Hücumsal anlamda iyi görünen oyunun tek nedeni de Kone'ydi.
Sürekli gezdi, orta sahadan top aldı, ara pası verdi, şut çekti, pozisyona girdi.
Yeni transferlerden Abdülkerim'i beğendim. Genç yaşına rağmen çok rahat, hızlı.
Tek sıkıntısı ellerini çok fazla kullanıyor. Savunma oyuncusu için bu durum her zaman rikstir.
Kenan'dan, ortaya karışık bir oyun. Ne akar ne korar.
Vedat çok tecrübesiz.
Göksu hazır olduğunda sazı eline alacak gibi duruyor. Oyuna girdikten sonra birkaç pozisyonda iyi işler yaptı.
Bunun dışında Mustafa Sevgi ve Murat Gürbüzerol'dan yine vasat bir oyun.
Sevgi'nin her ortası ya rakibe ya da arkadaşlarının bulunmadığı yere, Murat'ın da birkaç pozisyon dışında her pası rakibe.

Ve sonuç, yine kazanamadık, ateş hattındayız.
Osman Özköylü için transferlerden sonra 'artık bahane yok' yazmıştım bir yazımda.
Ancak Osman Hoca, hakkını maçtan önce kullandı bile, 'takımın oturması için en az 3 hafta lazım' dedi.
Gelenler hazır değil, gelecek olanlar da öyle olacak.
İşimiz zor, Allah yardımcımız olsun...