Eskiden Anadolu ya, çok fazla kar yağardı,
Irmakları berrak akar, bolluk, bereket vardı,
Urbalar hep eski, temiz, çok yeri yamalıydı;
İnsanlarımız tok gözlü, ar namus, haya vardı.
Bu yıl ocak ayına kadar oldukça endişeli idim. Yağmurlar eksik olmamasına karşılık, bunun faydalılığı kar yağışı kadar olmayacaktı. Fakat, ocak ayı ile başlayan kar yağışı, ülkemiz için oldukça iyi, bereketin kaynağıdır. Geçen yıl büyük şehirlerimizin susuzlukla karşı karşıya kalma endişelerini taşımıştık. Ama bu yıl, barajlarımızın dolacağını ve özellikle, tarımsal üretimde iyi bir yıl geçireceğimizi tahmin ediyorum. Özellikle, medyada yağan kar ile ilgili olarak beyaz kâbus kavramını pek yerinde değil, hiç yerinde bulmadım. Zira, kardan dolayı bazı olaylar meydana geliyor ise bu husus tedbir alınmamasından kaynaklanmaktadır. Bu yılbaşında yaptığım tatil ile birlikte, dağların başının gelin tacı gibi beyazlara bürünmüş olması, beni çok memnun etti. Anadolu nun gerçeği budur ve bunun böyle olması gerekmektedir.
Özellikle, son yıllarda ağaç kesiminin çok fazla olduğu ve ülkemizin çölleşmeye doğru gittiği bir durumu yaşıyoruz. Halâ daha, sebebi ne olursa olsun, ülkemizdeki ağaç ve orman kıyımını anlamış değilim. Allah a dua eder gibi dalları havada olan ladinlerin, kar yağışı ile dallarını yere doğru eğmeleri bana, bir eli yukarıda, bir eli ise aşağıda olan Mevlevi semazenlerini anımsattı. Onlar da Allah tan aldıklarını toprağa veriyorlar. Belki de bu ifadelerim hissi bir anlatım, fakat altında bilimselliğin olduğu gerçeği de asla inkâr edilemez bir durumdur.
Kar yağışının faydaları, saymakla bitmeyecek kadar fazladır. En önemlisi de ortaya çıkabilecek olan düşük sıcaklıklara engel olması bakımından önemlidir. Genel olarak düşünülenin aksine kar, atmosferde meydana gelebilecek olan ısı düşmelerinin normal düzeyde olmasını ortaya koyar. Doğrudan ifade etmek gerekir ise ani sıcaklık düşme ve yükselmelerinin meydana gelmesini önler. Meyve ağaçlarının dallarını, toprağa ekilerek çıkmış olan ekinlerin dondan zarar görmelerini önler. Bitki örtüsünün çok zayıf olduğu Anadolu da yağmurun yüzey akışı ile zararlara neden olmasına rağmen; karın tedrici olarak erimesi, eriyen suyun toprak tarafından emilmesini ortaya koymaktadır. Bunun yanında erime bakımından uzun bir süreci alması sebebi ile ilkbaharda sıcaklığın birden yükselmesinin önüne geçerek, ağaçların çiçek açmalarını geciktirerek, meyvelerin zarar görmesini engellemektedir. Bütün bitkiler ile doğa, milyonlarca yıldır süregelen mevsimsel ritme göre kendilerini geliştirmiş ve çevreye adapte olmuştur. Onların alıştıkları bu düzen içindeki iklim şartlarında, daha yüksek verim verdikleri gerçektir. Bunun dışında iklim verileri ortaya çıkınca da onlar şaşırmakta ve bu yüzden tarımsal verimde düşüklükler ortaya çıkmaktadır. Evet, şurası açıktır ki, dört mevsim mutlaka yaşanmalıdır. Canlıların hayatiyeti buna bağlıdır. Sadece bitkiler bakımından değil, tüm hayvanların sağlığı ve insanların sağlığı bakımından bu çok önemlidir. İnsanlar, doğayla savaşa girerek onun, ritimsel olan davranışlarını ortadan kaldırma uğraşları hüsranla sonuçlanmaktadır. Belirli ölçülerde ondaki değişikliklere uyum, insanlığın geleceğini ve dünyadaki yaşamı garanti eder. Bunun aksine durum ise, bindiği dalı kesen insan durumuna düşürecektir. O anda durdurun dünyayı inecek var , diyebilir misiniz? Saygılarımla.