Gürün Ortaokulu ikinci sınıf öğrencisiyim. Okul bahçesinde ağaçlandırma çalışması var. Öğrenciler çalışıyor; kimi kazma tutuyor kimi kürek; çepeçevre ağaç dikilecek. Köyden gelmiş öğrenciler var, ellerine hem kazma yakışıyor hem kürek. Ben de aşka geldim, aldım elime kazmayı başladım çalışmaya.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun babası Üzeyir Karamollaoğlu hem okul müdürümüz hem de matematik hocamız. Temel Bey o yıllarda İngiltere'de burslu öğrenci, mühendislik okuyor. Müdürümüz oğluyla gururlu, sık sık bayrak merasimi öncesi ya da sonrasında Gürün Ortaokulu'ndan yurtdışına giden öğrencilerden ve dolayısıyla oğlundan bahseder.

Gidenlerden birisi de Yuva Köyü'nden Erdoğan Tatar. Ergenekon kumpasçılarının intihara sürüklediği denizci Yarbay Ali Tatar ve şampiyon boksör Seyfi Tatar da aynı köyden iki insan ve akrabalar. Erdoğan Tatar, KTÜ'de öğretim üyesiydi. Şimdi nerede bilmiyorum. Merhum Müdürümüz oğlundan olduğu kadar olmasa bile ondan da uzun uzun ve gururla bahsederdi.

Benim de ağaçlandırma işine soyunduğumda; bizi izlermiş bir kenardan, beni çağırdı kısa bir süre sonra. 'Bırak kazmayı küreği, bırak git ve ders çalış, sen okumazsan aç kalırsın' dedi. Kim bilir, nasıl acemice tuttum ki kazmayı ya da küreği, beni çağırıp 'sen git ders çalış, sen okumazsan aç kalırsın' deme ihtiyacını duydu.

Nereden nereye; yıllar geçti, o an hala hafızamda, müdürüm hala gözümün önünde ve sesi hala kulaklarımda. Mükemmel insandı, sadece o değil, hocalarımızın hemen hepsi birbirinden değerli, birbirinden mükemmel insanlardı. Ölenlerine sonsuz rahmetler, yaşayanlarına hayırlı ömürler diliyorum.

Müfredat tartışılıyor günlerdir. Öğretmeni tartışan yok. Türkiye olarak en büyük hatayı şu taşımalı eğitim denilen ucubeyi icat edip öğretmeni köyden almakla mı yaptık diye konuşuyoruz arkadaşlarla kendi aramızda. Öğretmeni sadece köyden çıkarmadık hayatımızdan da çıkarıp attık. Geçmişin her şeyimizle ilgilenen hem de hepimizin rol modeli olan öğretmenlerin hayatımızdan sökülüp atılmasının yarattığı boşluk, her geçen gün biraz daha çoğalıyor ve biz her geçen gün biraz daha gerilere düşüyoruz dünyadaki eğitim ve öğretim sıralamasında.

Pisa'da sıralaması Türk gencinin zeka seviyesindeki geriliği değil Türk maarif sisteminin yetersizliğini gösterir. Bu seviyeyi çağın seviyesine çıkarmadığımız sürece, okul kapılarındaki tabelalarda ne yazdığı hiç önemli değil.