Bir Avrupa Birliği ülkesinin
Ankara büyükelçisi
Samsun'a geldiğinde,
TSO yöneticileriyle
birlikte yemekteyken,
terör örgütlerinin
Türkiye'deki
kamplarından
söz edince;
ağzının payını
almıştı...
AB üyesi ülkelerden
hiçbiri, kendilerinin
terör örgütlerine verdiği
desteği
görmüyor nedense...
Türkiye'yi kana bulayan
PKK ve DHKP-C terör örgütlerinin
militan yetiştirdiği
Yunanistan'ın Lavrion kentindeki
kampta,
bomba ve silah eğitimi
yapıldığını
bilmeyen mi
vardı?..
Teröristbaşı Öcalan'ın
Yunanistan'la olan
ilişkileri,
belgeleriyle ortaya
çıkmamış mıydı?..
İstanbul Emniyet Müdürlüğü
ve AK Parti İl Başkanlığı binalarına
lav silahıyla düzenlenen
saldırıyı
DHKP/C üstlenmiş,
olayın faili Yunanistan'a kaçarken
yakalanmıştı...
Aylardır ortalıkta görünmeyen
bu örgütün yeniden
eylemlerine
başlaması,
asla tesadüf değil!..
Üst akla göre,
terör örgütü PKK'nın üstüste aldığı
ağır darbelerle
yeniden toparlanması için
zaman kazanması gerekliydi...
Bu yüzden de DHKP-C
devreye girdi...
Emperyal güçlerin kirli işlerinin taşeronluğunu yapan
bu hain örgütlerin, neredeyse Avrupa'nın bütün başkentlerinde
açıkça müsamaha görmesi;
hepsinin hedefinde
Türkiye'nin olduğunu
göstermektedir...
Belçika; Sabancı cinayetinin
faillerinden Fehriye Erdal'ı
yıllardır iade etti mi?..
Şimdi de tıpkı Belçika
gibi davranan Yunanistan'ın
bu tavrını şaşırtıcı bulmuyorum...
12 Eylül darbesiyle
Türkiye'ye vize uygulayan
bu ülkeler,
başımıza "demokrasi havarasi"
kesilmemiş miydi?..
Türkiye'de demokrasiyi
askeri darbeyle
yıkmaya kalkışınca;
milletin gösterdiği
tepki sonucunda
helikopterle
Yunanistan'a kaçanlar,
"demokrasi düşmanı" değil mi?..
Bunlar; eğer tersi bir durumu Türkiye
yapsaydı, dünyayı ayağa kaldırmazlar mıydı?..
Bir kere daha gördük ki;
Avrupa, PKK ve DHKP-C'den sonra
FETÖ'yü de kanatlarının altına
almıştır...
Başbakanı "sosyalist" olan
bir ülke, halkın oylarıyla seçilmiş
bir hükümeti, askeri darbeyle
düşürmeye kalkışanlara
hoşgörüyle bakalabilir mi?..
Onlar isteyince,
her şey olur!..
Bilinen tüm evrensel kavramlar da
unutulur!..