İnsanoğlu aklı sayesinde dünyaya egemen olsa da bir bitkinin suya ihtiyacı gibi, sevgiye, takdire gereksinimi vardır. Hangimiz güzel bir iş başardığımızda takdir edilmeyi istemeyiz? Öğrencilik yıllarında kendimizi daha tanımadan bizi başarıya koşturan öğretmenlerimizin takdiri değil miydi?
Kültürümüzde ve günlük hayatımızda atın yeri çok önemlidir. At yetiştiricileri atlara her şeyi öğretmenin kabil olduğunu söylerler. Yeter ki at istenilen bir hareketi yaptığında mükafat alacağını kavrayabilsin. O hareketi yapamadığı takdirde cezaya çarptırılabileceğini anlasın. Fakat öyle zannediyorum ki insanları iyi hareketler yapmaya teşvik etmekte mükafatın, yani takdirin tesiri cezanın tesirinden daha büyüktür. Dünyada insanoğlu bütün güzel hareketleri sadece bir takdir kazanmak için yapmıştır. Gerçi para kazanmak , kazandığımız o para ile refahlı bir ömür sürerek rahat etmek için çalışıyor gibi görünüyorsak da zaman zaman takdir edileceğimizi ümit etmezsek , geçinmek hesabına bile olsa çalışma hevesimiz kalmaz. Çevremizde çeşitli sanat dallarında ulusal ve uluslararası başarılar elde etmiş sanatçılarımız, bütün bu külfetlere sadece para için mi katlanıyorlar dersiniz? O kadar gayret sarfeden insan parayı her yerde kazanabilir. Demek ki takdir edilmek , alkışlanmak insan ruhuna kanat takıp yeni dünyalara kanat cırptırır.
En büyük keşifler ve en faydalı icraatlar para kazanmak için değil insanlığa hizmet edenlerin takdir edildiği için yapılmıştır. Para hizmetleri ve gayretleri ödemek için bir vasıtadır, fakat kafi değildir. Fedakarlıklar, adanmışlıklar parayla ödenmez; takdirle, alkışla, tatlı bir dille ödenir. Dünyanın bütün büyük işleri de ancak fedakarlıkla yapılabilir.