Doğa kendi kanunlarına göre hükmünü sürdürüyor. İnsanoğlu tabiat koşullarına göre, kendi yaşam alanlarını kolaylaştırmak için doğada devamlı bir mücadele halindedir.İnsan, devamlı yeni çözümler üreterek; bu mücadeleyi kendi lehine dönüştürüyor. İnsan bir yandan doğa şartlarına göre kendi yaşamını sürdürürken, diğer yandan bu çabada kendisiyle de yarış halindedir. Elindekiyle yetinmeyen daha iyiye, mükemmele ulaşmak için uğraşan insan, " İşte bu kadarı bana yeter. Daha fazlasını istemem." dememelidir. Çünkü bize hamle yapma gücünü veren, herkesin kendi içinde var olan, istek motorunu kendi arzumuzla durdurmuş oluruz.

Hangi hal ve şartlar içinde olursak olalım; daha iyiyi istemek arzusu hepimizin yüreğinde yer bulmalıdır. Bu sayede iyiye daha güzele çabuk ulaşabiliriz. İnsanın kafası, sahibinin yapmak istediği şeyi yapmak çarelerini mutlaka bulacak şekilde yaratılmıştır. "Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz ." diyen atasözü bu fikri doğruluyor. İnsan bir lokma, bir hırka anlayışıyla yetinmemelidir. Hayatı kolaylaştırmak için kendisi de çaba göstermelidir. Bu çaba sayesinde hayatı kolaylaştırmak için üretilen bütün teknolojik üretim araçlarından yararlanabilir. Refahını artırır. Kendini geliştirmek için daha başka alanlara(kültürel) ilgi duyar. Bu sayede hayatını kolaylaştırır. Bu azim ve gayret bir ömür boyu sürmelidir. Aksi, zorluklara teslim olmak, çalışmamak, tembel olmak, bireyi ve toplumu hastalıklı bir duruma sokar.

Bu dünyada herkese yetecek kadar aş da var iş de ... Yeter ki teslim olmayalım; hayata karşı direncimizi hiç kaybetmeyelim. Tembellik hastalığı ruhumuzu, beynimizi teslim almasın.

"Hayatını o şekilde yaşa ki, her an kendi kendinin elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan hiç olmazsa ufak bir şey yap ki, geceleri yaklaşır yaklaşmaz örtülerini üstüne çekip kendi kendine, ben elimden geleni yaptım diyebilesin."