Kadınlar Günü nedeniyle herkes konuşmaktadır.

Kadınlar 'iz bırakan ve bırakmayan' şekilde şeklen kategorize edilmiş olsalar bile aslında her kadın, erkeklerin izlerini belli ettirmeyecek kadar iz bırakmıştır.

'Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar' sözü bile, bunu anlatmaya yetmektedir.

Eğitim sistemimiz, kadınlarımıza erkeklerinkine denk okul ve diploma tahsis ettiği için çağdaş ve modern olma iddiasındadır.

Okul öncesinden başlayarak üniversitenin son sınıfına kadar 'eşitlik' adı altında kız ve erkek çocuklarımıza verdiğimiz eğitimle, sokaklarımızı ve evlerimizi savaş alanına çevirdik.

Yaradılışları ve yaşam içindeki misyonları farklı çocuklarımıza cinsiyetlerine ve hayattaki misyonlarına göre eğitim vermek, devletimizin asli görevlerindendir. Her yıl boşanan yüz binlerin sorumluluğu eğitim sistemimizin, dolayısıyla devletimizindir.

Açık ve net konuşalım: Çocuklarımızdan ve ebeveynlerimizden önce bu günah devletimizin yani yöneticilerimizindir.

Devlet, altı yaşında alıp 18 yaşında iade ettiği bu milletin çocuklarına hayata dair neler vermektedir?

18 yaşına kadar eğittiği çocuklarımızın evliliğini, hatta milletvekilliğini onaylayan bu sistem, yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunlardan ve çözüm yollarından çocuklarımızı mahrum yetiştirmektedir.

Okul öncesinden üniversitenin son sınıfına kadar erkek gibi yetiştirdiği kızlarımız, hayatın ve aile içindeki misyonunu öğrenemeden devlet memuru adayı olarak mezun olmaktadır. Erkeklerimiz de bu işin arka planını hesaplamadan olmazsa olmazı olarak ilk tercihini 'çalışan kızdan yana' yapmaktadır.

Belirtmekte yarar vardır ki, eşim 25 yıl öğretmenlik yaparak emekli olmuş, iki kızım ve bir gelinim de çalışmaktadır. Bizim karşı olduğumuz şey kadının çalışması değil, çalışma şart ve ortamlarıdır. Bunun altını çiziyorum.

Erkek çocuklarımız, çocuklarının müstakbel annesini değil de sanki para makinesi aramaktadır.

Ondan sonra da annesinin aile içindeki misyonunu arayıp bulamadığı zaman, ayrılıklara varacak kavgalar başlamaktadır.

Milletimizin tarihi ve dini birikimini ve yaşam biçimini ıskalayan bu eğitim sistemi, toplumumuzu ve aile ortamlarımızı savaş alanına çevirmiş bulunmaktadır

Eğitim sistemimiz bu noktada 'sil baştan ' olmalıdır.

Yüce medeniyetimizin çağımızda bir kadın modeli dünya coğrafyasına sunmalıdır. Aksi halde kadını kaybedersek her şeyimizi kaybederiz diye düşünüyoruz.

Selam ve sevgi ile…