Birkaç gündür Kadınlar Günü nedeniyle yazılanları ve konuşulanları okuyor ve dinliyoruz.

Sadre şifa bir şey yok.

Dünyada evrensellik iddiasında olan iki medeniyet vardır:

Birincisi Hristiyanlık;

İkincisi ise İslam medeniyetidir.

Evirip çevirme gereğini duymadan söyleyelim: Biz Müslümanız ve İslam medeniyetine mensubuz.

Her medeniyetin insan, aile, toplum ve devlet modeli vardır. Müslümanlar, geçen yüz yılın başında medeniyetlerinin insan, aile, toplum ve devlet modellerini kaybetmişlerdir.

Bu yüz yılın başında İslam coğrafyasında oluşan yeniden diriliş nefhalarıyla Müslümanlar kaybettiklerini elde etme arayışı içindedirler.

Bunlardan biri de insan modelidir.

Kadın ve erkek model bulunamayınca aile, toplum ve devlet de bulunamaz.

Kadın ve erkek ikilisinin oluşturacağı aile çekirdeği, geleceğin toplumunu ve devletini inşa edecektir.

Bireylerin oluşturacağı aileyi adam gibi inşa etmede devletimize büyük görevler düşmektedir.

Bunun ilk adımı kadını/ anneyi inşa etmektir.

Kadınımızı kurtarırsak aileyi, toplumu ve devleti de kurtarmış olacağız.

Kadınlarımızın asli misyonlarını tespit etmek durumundayız. Bu tespiti yaptıktan sonra misyonlarını engelleyen her şey ortadan kaldırılacaktır.

Kadın sokağın ve işyerinin tutsağı edilmemelidir. O, AİLENİN ORTADİREĞİ, ŞEFKAT VE SEVGİNİN PINARIDIR.

O aile bilincinin ortak mayası, harcı, çocuklarının sırdaşı ve doğal ilk öğretmenidir.

Bu niteliklerini engelleyen her şey kadın, toplum, aile ve çocuk düşmanıdır.

Kadın, annelik şartlarında ve ortamlarında çalışmalıdır.

Bu nedenledir ki devlet yeniden ve de maddi hesap yapmadan kadını ve aileyi ele almalıdır.

Geleceğimiz, medeniyetimizin insanını, ailesini inşa etmede olduğunu unutmadan çalışacağız.

Ama bundan önce aileyi meydana getiren kadın ve erkek modellerimizi inşa edeceğiz. Bu konuda en büyük engelin de eğitimimiz olduğunu unutmayalım. Selam ve sevgi ile…