Hava güzel…

Gazete bayisine doğru yürüyorum…

Sanırsınız ki Orhan Veli'nin güzel havaları gelmiş!

Tuz, ekmek ve günlük gazetelerimi alıyorum.

***

Gazetelerimi veren beyefendi diyor ki:

'Dış borcumuza 266 milyar dolar demişsiniz'

'Ne zaman demişim?' diyorum.

'Geçen hafta!'

'Nerede?'

'Köşe yazınızda.'

'Öyle mi?'

'Evet.'

'Allah, Allah kültür sanat üzerine yazarım…'

'Öyle de bir cümle ile geçmişsiniz hocam!'

'Evet hatırladım. Net rakamı söylemişimdir. Brütünü siz söyleyin?'

'Brüt çok hocam.'

'Dış borcumuz da mı?'

'Evet!'

'Ne kadar?'

'Brüt iki katı olmuş. Sanırım siz neti yazmışsınız.'

'Geçen yıla göre!'

'Evet hocam ne olacak bu borçlar?'

'Ödenecek.'

'Nasıl ödenecek?'

'1854 yılından beri hem alınıyor hem ödeniyor.'

'Niye 1854?'

'İlk dış borçlanmamız 1854'tür de ondan.'

'Yoksa izahı, vardır mizahı.'

'Kırım Savaşı nedeniyle alınmıştı.'

'Şimdi aldıklarımız?'

'Ekonomiyi büyüterek, milli geliri artırarak ödenecek.'

'Nasıl olacak?'

'Tüketim değil, üretim toplumu olmalıyız… Çalışacağız ve üreteceğiz başka çaremiz yok!'

'Bunun için ne yapılmalı?'

'Reel kesim kredilerini yatırım ve üretimde değerlendireceksin…'

'Anladım hocam.'

'Bana müsaade. Hayırlı işler.'

'Sağolun hocam. Size de.'

***

Evet hava güzel…

Gazete bayisinden çıkıyorum…

Sanırsınız ki Orhan Veli'nin güzel havaları gelmiş.

Günlük gazetelerimi okuyorum.