Almanya, Hollanda, Avusturya ve İsveç'te yaşanan rezaleti; demokrasi ve insan hakları savunucuları, hangi sözcüklerin arkasına sığınarak izah edecek merak ediyorum...
Meseleyi, AK Parti iktidarı ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olarak görmek; düpedüz gaflettir...
Bu iş; referandum çalışmalarının boyutunu aşmış, Türkiye Cumhuriyeti apaçık hedef seçilmiştir...
Uluslararası anlaşmaların ve diplomatik teamüllerin ayaklar altına alındığı bu tavır; adı sanı duyulmamış kabile devletlerin bakanlarına dahi yapılsa dünyanın ayağa kalkması gerekirken, maalesef gösterilen tepkiler cılızdır...
Açıkça söylüyorum; bunlar, 15 Temmuz kahpe darbe girişiminin bir devamıdır...
Hain işbirlikçileriyle yıkamadıkları hükümeti, şimdi de dışarıdan müdahalelerle yıpratma planı devreye alınmıştır...
Kumpas davalarla bu ülkenin değerli komutanlarını, işadamlarını, gazeteci ve yazarlarını, bilim insanlarını ve emniyet müdürlerini hapse attıran o savcıların, hangi ülkelerin kanatları altına sığındığı ortadadır...
Ancak, bu millet içişlerine karşılmasını tarih boyunca kabullenmemiştir...
Avrupalının yaptığı, yeni bir şey değildir!..
Mustafa Kemal Atatürk'ün, 6 Mart 1922'de TBMM'de yaptığı o konuşma, bugün yaşananlara bir kere daha ışık tutmuştur: "Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür."
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!..