Olaylar, ister istemez
bizi geçmişe sürüklüyor...
1985 yılının son haftasında
Almanya'daydım...
Türkiye'de o dönemde,
kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışanlar
hakkında kılık
kıyafet
yasakları vardı...
Sakal bırakmak,
diz üstünde
etek ve kot pantolon giymek,
başörtüsü
takmak
gibi...
Frankfurt'ta
bir postanede,
sakallı çalışanları
gördüğümde
şaşırmıştım...
Sonra da kendi kendime "Alman
sakala değil,
çalışanın iş yapıp yapmadığına bakıyor"
demiştim...
Türkiye'de, kılık kıyafet
daha çok da
başörtüsü hep sorun
olmuştu...
Kimileri bunu bir "siyasi simge"
olarak nitelendirdi
kimileri de inançları gereği
başörtüsü kullandıklarını
söyledi...
Medyanın bir kısmı, o yıllarda
Avrupa'nın birçok kentinden
başörtülü
Müslüman kadınların
çalıştıkları resmi kurum ve kuruluşlarla
okullarda; başörtüsüyle
öğrenim gören kız çocuklarının
fotoğraflarını
yayınlayarak,
Türkiye ile Avrupa arasındaki laiklik çelişkisini
ortaya koymaya çalıştı...
28 Şubat'ta da
laiklik ana meseleydi...
Birçok insan,
"irtica" ve "başörtüsü"
gerekçesiyle
sıkıntı yaşadı. Öğrenciler,
okullara alınmadı...
Oysa; laiklik
bir bahaneydi. Adeta "Cambaza bak"
misali,
milletin cebinden parayı
çektiler. Devleti faiz sarmalından
kurtarmak için
havuz sistemini
oluşturarak
bankaların
hortumunu kesen
rahmetli, o yüzden hedefti ve
iktidardan uzaklaştırıldı...
28 Şubat, askerlerin
marifetiyle yapılmış
bir sermaye kuşatmasıydı...
"Postmodern darbe" olarak
tarihe geçen
olayı gerçekleştiren
o askerlerin
12 Eylül ihtilalinde;
Fethullah Gülen başta olmak üzere
bazı cemaatlerin
liderlerini
neden koruyup
kolladıkları
sorulmadı bile...
Öyle ya madem mesele,
"irtica" ise
bugünleri hazırlayan
kimlerdi?..
Dönemin CHP Lideri Deniz Baykal bile
kara çarşaflı bir kadına
parti rozeti takarak,
aslında
meselenin ne olduğunu
anlamaya çalışmıştı...
Laiklik elden gitmedi...
Ne çağdaş giyimli
kadınlar tanıyorum, 5 vakit namazında
niyazında...
İnsanın giyimi yerine
yüreğine bakmayı
bilmeyenler,
şekilcilikle bu milleti
oyalayıp durdu...
Almanya'da
kalmıştık...
Onların asıl derdi, Müslümanlar
ve Türklerdir...
Almanya'da yıllardır Neonazilerce
gerçekleştirilen kundaklama
ve saldırıların amacı da
Türkleri ve Müslümanları
korkutup,
ülkelerine geri dönüşlerini sağlamaktır...
Bilinen bir gerçektir...
Bunu kaç defa da yazmıştım...
Almanya'nın başörtüsü
yasağının,
birçok Avrupa ülkesine
yayılacağı kesindir...
Dedim ya hedefleri var...
Tıpkı, Amerika'nın "11 Eylül İkiz Kuleler Operasyonu"
sonrası yaptığı
hamleler gibi...
Yalancı baharlar,
ihtilaller, kanlı eylemler,
suikastler, savaşlar ve insanlığın
baş belası DAEŞ, Avrupa'nın taşeronu
DHKP/C ve emperyalizmin
tetikçisi PKK ile onun uzantıları...
Sonuç ortada...
Hedef, İslam dünyasıdır...
Tamam anladık da
Müslümanlar
bu gelişmeler
karşısında masum mudur?..
İslamın "barış" demek olduğunu,
hiçbir Müslümanın
karıncayı bile incitemeyeceğini
yeterince anlatabildik mi?..
Deveyi dinlendiren,
kuyu açılması için
hurma ağacının kesilmesine
karşı çıkan,
çalışanın emeğinin
karşılığının alın teri kurumadan
verilmesi gerektiğini söyleyen,
insanlar rencide olmasın diye
sağ elin verdiğini sol elin
görmemesi gerektiğini ifade eden,
komşusu açken
tok yatılamayacağını emreden,
her türlü lüks ve savurganlığı
reddeden,
haksızlık yapan kızım dahi olsa
cezalandırırım, diyerek adaletin üstünlüğünü
ortaya koyan
insanlık abidesi
yüce peygamberimizin
dünyanın en büyük devrimcisi
olduğunu haykırabildik mi?..
Cahiliye dönemindeki şiddet, yağmacılık, tutsakları köle olarak kullanma, özellikle kadının köleleştirilmesi ve bir mal gibi alınıp satılması ile
kız çocuklarının bir ayıp olarak görülmesi ve
diri diri toprağa gömülmesini
engelleyenin
yüce peygamberimiz olduğunu,
birbirimizle savaşmaktan
fırsat bulup;
anlatabildik mi?..
Bugün Müslümanlık
adına yapıldığı iddia edilen
insanlık dışı
eylem ve davranışların,
kutsal kitabımız Kur'an'ı Kerim'de
yeri olmadığını ve
bu katil sürülerinin
gerçekte emperyalizme
uşaklık yaptığını
dile getirebildik mi?..
Bir Müslüman olarak
bunları
anlatamazsak,
sadece bizim değil,
vay insanlığın haline...
Yani, çuvaldızı
Avrupalıdan önce kendimize batırırsak,
daha doğru olur!..