Bir karakışta, eskilerin zemheri dedikleri ocak ayının 21'inde doğmuşum ama o zamanlar nüfus kütüğüne 21 Mart olarak kaydedilmiş dünyaya gelişim. Google hayatımıza ipotek koyduğundan beri doğum günüm 21 Mart olarak kutlanıyor eş dost tarafından.
Önceki gün kimi dostlarım telefonla, kimileri sosyal medya iletileriyle, kimileri de pastalarla kutladılar 68'inci yaş günümü. Ve ben dün 'dost kazanarak yaşlanmanın' muhteşem mutluluğunu yaşadım. Bir dostumun cenazesinde bir başka dostumdan duymuştum 'dost biriktirme' kavramını. Büyük Cami avlusunu tıklım tıklım dolduran cemaate bakmış 'para biriktirmek değilmiş asıl zenginlik dost biriktirmekmiş meğerse' demişti.
Önceki gün kendi hayatımda yaşadım dost biriktirmenin mutluluğunu. İlk sürprizi Canik Belediye Başkan Yardımcısı Alican Usta yaptı. Önceden planlanmış bir öğle yemeği buluşmasında bir dilim pasta geldi masaya bir mum ve 'iyi ki doğdun' yazısıyla.
İkinci sürpriz bir mensubu olmaktan mutluluk duyduğum Haber Medya Grubu'ndan geldi. 'Köşe yazarlarıyla toplantı var' diyerek çağrıldığım gazetede duygulu anlar yaşadım. Başta patron katından Ahmet Şenocak ve Necdet Uzun olmak üzere Haber Gazetesi, Haber Aks TV, Haber Radyo ve Haber Hayat Dergisi'nin tüm yönetici ve personeli beni bekliyordu. Bir insan için öylesine seçkin bir kadroyla çalışmak, gerçekten büyük mutluluk. Ben o yönden de şanslıyım.
Sonrasında Sevgili Murat Turan, Seyit Esen, Avni Demir, Oktay Taşkın, Süleyman Kadıoğlu ve Atılgan Yüksel'in kutlaması geldi. Ben iki Murat Turan tanıdım, birini erken buldum erken kaybettim, diğerini geç buldum umarım ve dilerim ki hiç kaybetmem. Erken kaybettiğim Murat Turan'a ben 'ağabey' derdim, geç bulduğum Murat Turan da bana 'ağabey' diyor. Ağabey dediğim Murat Turan'ı benim yaşımdaki hemen her Samsunlu iyi tanır. İşadamıydı, siyasetçiydi, Kızılaycıydı ve de bizim meslekle de gazetecilikle de ilgiliydi. Samsun'un birçok değerli evladını bizden alan uçak kazasında kaybettik baba Murat Turan'ı. Geç tanıdığım ve çok sevdiğim Murat Turan, o babanın aynı adı taşıyan oğlu. Yaşlanmanın iyi taraflarından birisi de bu galiba, baba ve oğulla arkadaşlık yapmak, yapabilmek. Sadece baba ve oğul arkadaşlığı değil benimki. Dede, baba ve torun arkadaşlığı da aynı zamanda; torun Çınar Turan da bana 'ağabey' diyen bir genç kardeşim.
Yaş günü olur da Mustafa Engin, Adnan Demir, Dursun Yazgı, Emine Ekşi ve Sevgili Süreyya'yı bir de Lütfi Usta'yı anmamak olur mu? Sadece kebap yapmanın değil aynı zamanda gönül yapmanın, gönül kazanmanın da büyük ustası Lütfi Pirinç. Bir de Canan var bu mutlu günümüzde, komşu diye tanıdık kardeş diye sahiplendik.
Yüzlerce dost mesaj gönderdi, telefon açtı, yolda durdurdu; hepsine şükran borçluyum. Ve şükranların en büyüğü, en çoğu, sonsuzu Allahıma bana sizleri dost diye gönderdiği için. Yaşamak dostlarla, sizlerle güzel, hepiniz var olunuz.
Geldik ki gidelim. Attığımız her adımla mukadder sona biraz daha yaklaşıyoruz. Çoğu gitti azı kaldı ömrün. 'Sağlığın nasıl, bir şikayetin var mı?' diye soruyor dostlar. 'Şikayet değil ama araz yoktur dersem yalan, şikayete kalkarsam da nankörlük olur' diyorum. Bu yaşta olması son derece normal ve tedavisi kolay illetlerden yakınmak olacak şey mi? Hele de onca dermansız dertlerle boğuşan onca insan varken ve onların ahvalini görürken. Şükür -tevazu ile birlikte- kula en çok yakışan hasletlerden olsa gerek.
Allahım herkese yaşamanın da ölmenin de hayırlısını nasip etsin… Âmin…