Memlekette
gayrimeşrudan
yolunu bulan
adamların
yalan rüzgarları
karşısında
ayakta kalmak;
her babayiğidin harcı
değil...
Her tarafa yalan dolanla
hortum bağlamış
ve hayatında alın teriyle
para kazanmamış
adamlarların,
bir de insanları
birbirine düşürme çabaları yok mu?..
Böyle zavallılara
nasıl inanıp güveniyorlar,
anlamak zor!..
Bunlar için paraya
giden her yol mübah...
Çünkü, yalan söyleyen
adam, her şeyi yapar!
Şekspir, "Güven, ruh gibidir; bedeni terk ettiğinde
bir daha dönmez" demişti...
Bunlarda ruh yok ki
çıksın!..


* * *


Medine'de sokaklara musallat olan
üç kafadar hırsız vardı. Kimse kapının önüne bir şey bırakamaz olmuştu. Dahası, açık kapı gördüklerinde dalıp gözüne kestirdiklerini aşırıyorlardı. Birinin kuzusu, ötekinin tavuğu, diğerinin devesi... Kaşla göz arasında yok oluyordu...

Hırsızlıkları bir türlü ispat edilemeyen
üç kafadardan ahali
illallah demişti. Adamlar, yemin billah
ediyor, birilerini de şahit gösterip, her defasında aklanıyorlardı. Bu arsız, yüzsüz, utanmaz adamların namı, her tarafa yayılmıştı.
Sonunda bir heyet toplanıp, baş edemedikleri hırsızları Hz. Muhammed Peygamber Efendimize
şikayet etmeye karar verdi. Gidip durumu anlattılar. Hz. Muhammed Peygamber Efendimiz, heyeti dinledi. Sonra, şikayetçi olunan üç kafadar hırsızı huzura çağırdı. Hal hatır sorduktan sonra, Medine'de kendilerinden şikayetçi olmayan tek hanenin kalmadığını, herkesin kendilerinden yaka silktiğini, kimsenin malını güvende hissetmediğini, tüm bu çalma çırpma işlerini neden yaptıklarını, bunun suç olduğunu, günah olduğunu anlattı.
Hırsızlar sırasıyla söz aldı. Dilleri pabuç gibiydi. Yalanda üzerlerine yoktu. Yemin billah etmişlerdi. Peygamber, hırsızların bu işten vazgeçmeyecekleri, hiçbir gücün onları hırsızlık yapmaktan alıkoyamayacağı kanaatine varmıştı. Hırsızlara bir öneride bulundu: 'Yalan söylemeyin'
Hırsızlık üzerine söz söylemektense, onları yalan söylememeye ikna etmenin daha kestirme bir yol olacağını düşündü ve 'yalan söylemeyin' deyip, onların
cevabını bekledi.
Hırsızlar söz verdi. Ve mesleklerine devam edebilecekleri hesabıyla huzurdan ayrıldı. Ertesi gün komşulardan biri Peygambere üç kafadarı hırsızlıktan şikayete geldi. Üç hırsız
huzura çağrıldı.
Peygamber Efendimiz, bir kez daha yalan üzerine konuştu ve
yaptıkları anlaşmayı onlara hatırlattı. Onlardan yalan söylemeden durumu izah etmelerini istedi. Üç hırsız çözüldü. Konuştukça, nasıl çaldıklarını, neden çaldıklarını ve nasıl pay edip yediklerini anlattılar.
Huzurdan çıktıktan sonra
şunu anlamışlardı: "Yalan söylemeden hırsızlık yapılamaz."
Bir daha da ahalinin malını mülkünü
çalmadılar...
* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...