Einstein' in sofrasındayız.

Pardon!

Prof. Dr. Ahmet Erdönmez Hocamızın veda yemeğinde!

***

Öğrencileri ve bazı meslektaşları Prof. Dr. Ahmet Erdönmez'e 'Einstein' dediği için bendenizde; karıştırdım!

Ömrünü bilime adamış bir hocamız…

Yöneticilik görevlerinde de bulunmuş.

Dostluğumuz eski…

Tiyatro için birlikte çalıştığımız günler, aylar da oldu.

Acıları bal etmişliğimiz de…

Şimdi yaş haddinden emekliye ayrılıyor!

Akademisyenin, sanatçının emeklisi olur mu?

Ülkemizde oluyor işte!

***

Hocamızın veda yemeğinde kimler yok ki?

Herkes var…

Üst düzey yöneticiler…

Akademisyenler, ailesi, dostları, komşuları, akrabaları, arkadaşları, meslektaşları…

Ve naçizane bendeniz.

***

Hüzünlü anlar…

Duygusal bakmalar…

Anılar, anılar…

Plaket ve çiçek sunmalar…

Sarılmalar, kucaklaşmalar, konuşmalar…

***

Konuşmaların peşinden Prof. Dr Ahmet Erdönmez Hocamız slayt eşliğinde bir gösterimde bulunuyor bizlere.

Fizik Profesörümüz veda yemeğinde adeta dersine devam ediyor.

İzliyoruz.

Slayt perdesinde; dünya.

Yıldızlar, yıldızlar, gezegenler…

Genişleyen evrende dünyamız ufacık bir zerre!

Evrende, dünyamıza baktıkça, soluk bir nokta gibi görünüyor…

Görüntü yaklaştıkça, okyanuslar, kıtalar…

Ve karşımızda rengarenk, deniz topu gibi duran dünya.

Dünyamız.

Gökbilimci Carl Sagan'ınsöylediklerini, İngilizceden Türkçeye, Cem Berik'in sesi ile dinliyoruz:

'Bu uzak noktadan dünya ilgi çekici görünmeyebilir. Ama biz insanlar için durum bambaşka, fotoğraftaki noktaya bir daha bakın.

(Bakıyoruz… Hem de hepimiz nefesimizi tutmuş dünyamıza bakıyoruz...)

İşte burası, burası yuvamız.

Bu biziz.

Sevdiğiniz, bildiğiniz, varlığından haberdar olduğunuz tüm insanlar yaşamlarını bu küçük nokta üzerinde sürdürdüler.'

'İnsanlığın tüm acıları ve mutlulukları, binlerce din, ideoloji ve ekonomik doktrin burada yaşandı; insanlık tarihindeki avcılar, avlar, kahramanlar, korkaklar, medeniyetleri kuranlar, yıkanlar, krallar, köylüler, aşık genç çiftler, anneler, babalar, umut dolu çocuklar, kaşifler, mucitler, ahlak hocaları, yozlaşmış politikacılar, süper starlar, liderler, azizler, günahkarlar burada, bu güneş ışınları arasında asılı duran küçük toz zerresinde yaşadılar.'

'Dünya sonsuz kozmik arenadaki küçük bir sahnedir.'

'Bu küçücük zerrenin, küçücük bir parçasında hüküm sürmek için şan ve zafer içinde kandan nehirler akıtan generalleri ve imparatorları düşünün. Bu zerrenin bir köşesinde yaşayanların, diğer köşesindekilere yaşattıkları zulüm ve işkenceyi, nasıl, birbirlerini yanlış anladıklarını, birbirlerinin canını almaya ne kadar hevesli olduklarını ve nefretlerinin ne kadar coşkun olduğunu düşünün.'

'Bu küçük soluk nokta, insanoğlu olarak evrende kendini beğenmiş duruşumuza, ayrıcalıklı bir yere sahip olduğumuz hülyasına meydan okuyor.'

'Gezegenimiz evreni saran kozmik karanlıkta yalnız bir zerredir.'

'Bu meçhul sonsuzlukta, bizi kendimizden kurtarmaya yardım edecek bir elin uzanacağına dair hiçbir işaret yok.'

'Dünya yaşama ev sahipliği yapan bildiğimiz tek yer.'

'En azından yakın bir gelecek için, türümüzün göç edebileceği başka bir yer yok.'

'Ziyaret, evet.'

'Yerleşme, henüz değil.'

'Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, şu anda Dünya var olabileceğimiz tek yer.'

'Astronominin insanı mütevazı kılan ve kişiliğini geliştiren bir bilim olduğu söylenir.'

'İnsanoğlunun ahmakça kibrini, küçücük dünyamızın bu uzaktan alınmış görüntüsünden daha iyi ortaya koyan başka bir kanıt belki de yoktur.'

'Buna göre bu fotoğraf, birbirimize daha dostça yaklaşmak bildiğimiz tek yuva olan soluk mavi noktaya sahip çıkmak ve onu korumaktaki sorumluluğumuzu en çarpıcı şekilde hatırlatmaktadır.'

'Geride bıraktıklarımızın kalplerinde yaşamak hiç ölmemektir.'

***

Evet; Einstein'in sofrasındayız.

Pardon!

Prof. Dr. Ahmet Erdönmez Hocamızın dersinde.