Her aşırılık zarar verir topluma. Ama sindirilmeyen paranın verdiği zararı hiçbir şey veremez. Hazımsızlık kötüdür, kusar bir süre sonra insan. Kusar ve ortalığı berbat eder.

Kimileri sonradan bulduğu parayı sonradan bulduğu dilberin uğruna harcarken aynı zamanda toplumun değerlerini de harcar da bunun farkında bile olmaz. Ya da paranın verdiği şımarıklıkla yaşıyla başıyla hiç de mütenasip olmayan maskaralıklara çanak tutar medyada.

Daha kötüsü de kadına meydan okumayı erkeklik sanan zengin şımarıklığıdır. Hiçbir servet kadınla hesaplaşmayı erkeklik organına havale eden adap fukaralığını örtmeye yetmez. Paranın pervasızlaştırdığı edep fukaraları, bunu nasıl anlasın ki!

Geçmişin yol bilen, yordam bilen, adap ve edep bilen zenginlerinin yerini sonradan görme para babalarının alması, ne büyük talihsizlik.

SİZ NEREDEN BİLECEKSİNİZ?

Hazır olda durdunuz mu karşısında hiç. Bir mitingde dinlediniz mi meydanı sarsan o tok sesi. Ve kanatlandı mı ruhunuz Onunla birlikte Altaylardan Tuna'ya bir büyük ufukta? Hayal ettiniz mi 'fabrika bacalarının minarelerle yarıştığı' bir büyük ülkeyi? Ve de 'çağlar üstü bir sıçrayışla medeniyetler aleminin ön safına geçmeyi.'

Yapmadıysanız bunları, dinlemediyseniz konferanslarını, okumadıysanız kitaplarını siz nereden bileceksiniz yaşasaydı referandumda ne diyeceğini? Bilemezsiniz, kimse bilemez. Ama bir ipucu vereyim meraklısına.

'9 Işık' var ya ondan miras; işte o ışıklardan biri 'ilimcilik' biri de 'hürriyetçilik ve şahsiyetçilik.' Yetmez mi bu iki ışık ülkücünün yolunu aydınlatmaya ve de kararını belirlemeye?

BU DEVLET KİMİN?

Mehmet Uçum sıradan biri değil, Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı bir hukukçu, bir zamanların akil adamı, bir eski milletvekili. Bu sıfatları taşıyan birisinin her ifadesi herkes tarafından ciddiye alınır, alınmalı da. Ama o sıfatları taşıyan birisi de söylediği her sözü bir kere değil bin kere tartıp öyle söylemeli. Hele de o sözü yazıya dökecekse ve toplumla paylaşacaksa daha da dikkatli olmalı.

Sayın Uçum, sosyal ağında 'Sessiz değil halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız? Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor, 16 Nisan Kutlu Olsun' diye bir ileti yayınlamış.

Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti yöneticileri anayasa değişikliğinin bir rejim değişikliği değil sadece sistem değişikliği olduğunu ısrarla vurgularken Cumhurbaşkanlığı başdanışmanının bunun 'gümbür gümbür gelen bir devrim' olduğunu söylemesi bir 'rejim değişikliği' iddiası değil midir?

Benim takıldığım yer burası değil sadece, ondan da önemlisi sayın başdanışmanın 'Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor' cümlesi. 'Bu devlet kimin devleti' ve kurulacak olan devlet hangi devlet' gibi birkaç soruyu içinde barındırıyor bu cümle.

Sahi söyler misiniz, bu devlet kimin devleti, bu devleti kim kurdu. Bu devleti biz kurmadık mı, bu devlet bizim devletimiz değil mi? Bu devlet adı üstünde Türk devleti değil mi? Sayın Uçum'u bu devlet okutmadı mı, Sayın Uçum'un oturduğu makam bu devletin bir makamı, aldığı maaş bu devletin parası değil mi?

Bir de 'hangi devlet kuruluyor' sorusu var zihinlere takılan. Anayasa değişikliğinin ardından atılacak başka adımlar mı var milletin bilmediği ama sayın başdanışmanın bildiği? Eğer bir boş lafsa mesele yok ama bir niyetin ve hatta bir bilinmeyen hazırlığın dışa vurumu ise durum daha da vahim.

Bunlar yanlış ve hatta tehlikeli sözler. Atalarımız 'gırtlak dokuz boğumdur' ya da 'bin düşün bir söyle' diye boşuna dememişler ya.