İnsanlık tarihinde Firavun, Allah'a karşı gelmenin, insanlara zulmetmenin, inançlara baskı yapmanın sembolüdür.

Yönetim literatüründe de elinde güç olduğu sürece vatandaşlarına acımasızca işkence yapmanın ve gerekirse topyekün yok etmenin ifadesidir.

Suriye'de Esed, çağdaş Firavuncuklardan birisidir.

Buna, şablona uyan herkesi dahil edebilirsiniz.

Suriye…

Beş yüz yıl yönettiğimiz, topraklarını birkaç kez kanlarımızla yıkadığımız coğrafya…

En son Avrupalı haçlıların pis kanlarıyla kirletildiğinde, yine temizlemeye çalıştık fakat başaramadık.

Bu temizlik harekatında haçlılar zehri altın kasede sunmuşlardı.

Kardeşlerimizden bazıları iltifat etmedi ve ta Çanakkale'de, Dumlupınar'da ve Sarıkamış'ta kanlarını akıtarak pis haçlı kanını temizlemeye çalıştı.

Güçleri ve gücümüz yetmedi her tarafın temizliğine.

Şimdilerde burnumuzun dibinde gaz ve fosfor bombalarıyla öldürülüyorlar.

Bunun için bizler 'LOZAN İÇİN NİHAİ ZAFERDİR' diyemiyoruz ve demiyoruz. Yoksa Lozan kazanımlarını inkar etmiyoruz. Yetersizdir diyoruz.

Kanlarının kokularıyla sarhoş olduğumuz çocukların, kadınların ve yaşlıların yanmış ve haşlanmış ölü bedenleri üzerinden güç gösterisi yapan ABD ve RUSYA'ya bakınız.

Firavunlaşmış yöneticilerinin hesabı mazlumlar değil, daha fazla zulüm yarışı olmaktadır.

Ve İslam dünyası…

Elini- kolunu petro-dolar zincirleriyle kendi isteğiyle düşmanına bağlatmış, seyrediyor.

İsrail ise otlayan ceylanları avlama adına pusuya yatarak sessizce ilerleyen arslan gibi.

Suriye'de insanlar çocukları, servetleri, kanları ve canlarıyla imtihan olurlarken; biz acaba ne ile imtihan oluyoruz?

Hala bizler bu iş için gökten zembil gözetliyoruz. Rabbim affeylesin… Amin…

Selam ve dua ile…