Bu satırları okuduğunuzda Türkiye çok önemli bir karar aşamasında.

"Olmak ya da olmamak" gibi bir şey. Ya da son kavşak, son ışıklar.

En iyisi son terminaldeyiz diyelim adına.

Bir kalem kutum var. İçinde uçları yeni açılmış bir dolu kalem var.

Kalemlerin uçları sipsivri. Yazmak için kalpleri çarpıyor kalemlerin.

Kalemlerin kalpleri olur mu? Olur tabii...

Kalpsiz kalemlerin yazısı okunmaz çünkü.

Kalemlerin sinir katsayıları çok yüksek. Çok gergin ve sinirliler.

Kalem kutusunda her an bir arbede ve kavga var. Kalem kavgası dayanılmaz.

Kalemlerin sinirleri olur mu ? Olur tabii...

Kalemlerin de duyguları vardır.

Duygusuz kalemlerin yazısı okunmaz çünkü.

Ne yazık ki bu birbirinden güzel ve nadide kalemleri, ben kullanamıyorum.

Bir gün tekrar kullanabilmek ümidi ile yarın sandığa gidiyorum.

Sağ elim kırık ve alçılı. Olsun varsın ben yine giderim.

Sol elim de kırık olsa ben yine giderim.

Hatta sandık Şam'da olsa ben yine giderim .Ellerim kırıkmış olsun varsın.

Kırık eller de iş görür.

Öyle ya... El vardır hayırlı işler görür...

El vardır hayırsız işler görür.

Bugüne kadar ellerimin, ellerimizin bu kadar önemli ve hayati olduğunu

hiç düşünmemiştim.

SOKAK HAYVANLARI İÇİN BİR KAP YEMEK BİR KALP SEVGİ