Ahmet İzzet Paşa, son devir Osmanlı asker ve devlet adamlarındandır. Tanınmış bir ayan ailesinin mensubu olarak doğdu. Askeri okulu bitirdi, meslek hayatında üstün başarılar elde ederek önce Genelkurmay başkanlığına daha sonra Harbiye nazırlığına ve en sonunda da sadrazamlığa kadar yükseldi. Demokrasi tarihimizde, bir üst makamın istediği kurbanı vermeyerek istifa eden ilk ve tek örnektir.

Birinci Dünya Savaşı'nın son günleri, savaşın kaderi belli olmuştur; mensubu olduğumuz ittifakla birlikte yenileceğiz. Talat Paşa Hükümeti istifa eder ve 14 Ekim 1918'de yeni hükümeti Ahmet İzzet Paşa kurar.

İngilizlerle silah bırakışması görüşülecektir. Vahdettin, Mondros'a gidecek müzakere ekibinin başına eniştesi Damat Ferit'i geçirmesini ister. Sadrazam'ın buna tepkisi sert olur 'O adam delidir, böylesine önemli bir görev ona nasıl verilir' diyerek itiraz eder. Padişahın yüzüne karşı eniştesine 'deli' demek pek akıl karı değildir, ama her adam harcı da değildir. Ancak er adam harcıdır.

Padişah, 'biz onu idare ederiz' diyerek ertesi gün eniştesini sadrazama gönderir. Damat Ferit anlatır izleyeceği yolu: Mondros'ta istediklerini kabul ettiremezse, bir savaş gemisine atlayıp Londra'ya gidecek ve İngiltere Kralının huzuruna çıkıp 'Ben senin babanın kadim dostu idim; arzularımın kabulünü senden beklerim' diyecektir.

Ahmet İzzet Paşa, bu görüşmeyi bakanlar kurulunda açıklayınca hepsi birden isyan eder, bu görevlendirmeye karşı çıkarlar. Ateşkes müzakerelerine Bahriye Nazırı Rauf(Hüseyin Rauf Orbay) Bey başkanlığında bir heyet gider.

Bu Hünkara ilk direnişidir Ahmet İzzet Paşa'nın ama son direnişi olmayacaktır. Sultan Vahdettin kabinedeki ittihatçı bazı bakanlardan da rahatsızdır. Önce Evkaf Nazırı Abdurrahman Şeref Efendiyi, ardından da aynı gün iki kere olmak üzere Ayan Meclisi Reisi Ahmet Rıza Beyi gönderir. Adliye Nazırı Hayri Efendi, Dahiliye Nazırı Fethi Bey ve Maliye Nazırı Cavit Beylerin istifasını ister. Hayri ve Cavit Beyler zaten istifa edeceklerdir, onlarda sorun yoktur ama Fethi Beyi azletmeye yanaşmaz İzzet Paşa. Hele bir de Ahmet Rıza Paşa aynı gün iki defa gelince ve biraz da tahakküm dolu bir üslupla konuşunca.

Ertesi gün toplar kabinesini ve 'Ben hiçbir arkadaşımı satmadım, sizi de satmam. Ben istifa edeceğim' der. O yiğittir, arkadaşını satmaz da kabinesi ondan geri midir yiğitlikte ya da yol arkadaşına sahip çıkmakta. Hep birlikte isyan ederler bu tutuma ve hep birlikte atarlar imzayı istifa dilekçesinin altına. Sadece yiğitlik ya da yol arkadaşlığı örneği değildir o istifa dilekçesi aynı zamanda bir hukuk dersidir hem de Hünkara verilen. Onu da yarın yazalım ibret niyetine. (Devam edecek.))