Önce, "Arkadaşlarımız yemin etmedikçe, biz 4 yıl da olsa
yemin etmeyeceğiz"
denildi...
Recep Tayyip Erdoğan, buna karşılık,
"Göreceksiniz, tükürdüklerini yalayacaklar"
dedi...
Çok sürmedi, Meclis'te
yeminler edildi...
"Beştepe'ye asla gitmem"
diye tutturdu...
Hatta, "Başbakan olsam da gitmem"
diye diklendi, "Olağanüstü durum"
dedi ve Beştepe'ye gitti...
Referandum sonrası
"sine-i millet"
gibi iddialı
laf edildi, iki saat sonra
böyle bir durumun
söz konusu olmadığı
söylendi...
Siyasette
bazı hallerde
tam olarak "çark etme"
denilmese de
pozisyon değiştirmeler
olabilir...
Çünkü, konjonktürel
zorunluluklar,
böyle davranmayı
gerektirebilir...
Milli meseleler gibi...
İtirazım yok elbette...
Ancak; anamuhalefet partisi
genel başkanı ya da parti
sözcüsü,
böylesine önemli kararları
kurullarında görüşmeden
kamuoyuna açıklar ve sonra da
"çark" ederse,
tabanda ve toplumda
güven kaybına uğrar...
Nitekim öyle de oluyor...
Yoksa, ülkenin
içinde yaşadığı
sürece rağmen
bir anamuhalefet partisinin
oyları yerinde sayar mı?..
Atalarımız, "Büyük lokma ye, büyük laf etme"
diye boşuna demedi!..
Düşünülmeden, danışılmadan ve tartışılmadan böylesine
iddialı çıkışları
yapanlar,
sözünü yerine getiremezse
o lafın altında kalır...
Ne oldu şimdi?..