Dünyanın
tek "Çocuk Bayramı" olan
23 Nisan'da;
evlerinden
barklarından
koparılarak,
memleketlerinden
binlerce kilometre
uzakta
gelecek aramak
için aileleriyle
birlikte
umut yolculuğuna çıkan
ve azgın dalgalara
kurban
verilen o çocuklar
geliyor, gözlerimin önüne...
Hani, cansız bedenleri
sahile vuran...
Bomba enkazında,
bir güvercin ürkekliğiyle
çaresizlik içinde bakan...
Vatan hainlerinin
kahpe pusularında
şehit düşen
yiğitlerin
eşlerinin
karnında
babalarını
tanımadan
yetim
bırakılan...
O hazin cenaze törenlerinde
ölümün
ne demek olduğunu
anlamaya çalışan...
Hayatlarını bundan sonra
o sımsıcak sevgiden
mahrum kalarak
devam ettirmek
zorunda olan...
Uluslararası anlaşmalara
rağmen
okulları, yurtları, hastaneleri ve bakım evleri
bombalanan...
Hiç bilmedikleri diyarlarda
köşe başlarında
dilencilik
yapan ya da mendil
satan...
Şerefsizlerce
tuzağa
düşürülüp
kirli işlere
bulaştırılan...
"Eti senin kemiği benim" diyerek
büyük bir güvenle
teslim edildikleri
mekanlarda,
sapıkların tacizi
ve cinsel istismarına
uğrayan...
Anneleriyle
birlikte
ağır cezaevi koşullarında
yaşamak
zorunda bırakılan...
Ve onların
özgürlüğüne
kavuşmaları için
ellerini semaya açıp
Allah'a yalvaran...
İşte, bu çocukların
çektiği acıları
görmemezlikten
gelmek mümkün mü?..
Dünyada bir tek
Türkiye'de kutlanan
"Çocuk
Bayramı"nda
o çocuklar
düşünce aklıma,
yüreğim dağlanıyor, içim sızlıyor...
Dilleri, dinleri ve renkleri
ne olursa olsun;
dünyanın her yerinde çocuk, çocuktur...
Paraya ve kana doymayan
çarkın dişlileri arasına
atılan
bu çocuklara
karşı işlenen
insanlık
dışı eylemlere
sessiz kalan
sözde liderlere
bakınca;
Mustafa Kemal Atatürk'ün
ve elbette Türkiye'nin de farkı ortaya çıkıyor...
Çünkü, bu zalimliğe
karşı çıkmak,
hem dinimizin
emri hem de
insan olmanın
gereğidir...
O yüzden mültecilere
kapımızı açtık; ekmeğimizi aşımızı
paylaştık...
Dünyanın neresinde olursa olsun,
masumiyet kokan
çocuklara
zulm eden ve
bu insanlık suçuna karşı
sessiz kalanlara
Nazım Hikmet
dizesiyle sesleniyorum:

"Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler."

Çocuklara kıymayın efendiler!..


Not: Miraç kandilini;
tüm insanlığa barış ve huzur getirmesi
dileğiyle kutlarım...