Yukarıdaki başlığı okuduktan sonra sayfayı çevirip öteki haberleri okumaya başlamadıysanız sizinle anlaşacağız demektir. Zira, bu gürültü patırtı arasında "kültür işlerine kafa yoran" okuyucu bulmak hiç de kolay değil.

Sayısal çokluk bu denli memleket meselesi haline gelmişken sizin gibi "kıymetli azınlık" için kalem oynatmak ne büyük mutluluk!

TARİHTEN DE ÖNCESİ: MİTOLOJİ

Eski zaman insanlarının neye inandıklarını düşünmeyi bile haram zannedenler var… Haliyle kendi atalarımıza ait bile olsa 'mitoloji' ile ilgilenen pek fazla adam çıkmaz bizde. Oysa mitoloji, günlük hayatımızda zannedilenden çok daha fazla yer tutar. İslamiyet'in aslı ile hiçbir ilgisi olmadığı halde bir kısım Arap ve Fars mitlerini "dinin temel taşı" zannetmemiz biraz bundandır. Nazar boncuğundan tutun da cenazenin kırkını, elli ikisini filan okumaya kadar Türk mitolojisinden kalan o kadar çok adetimiz var ki, şaşarsınız.

Mitoloji denince aklımıza ekseri Eski Yunanlılar gelir... Zeus, Athena, Herkül, Olimpos Dağı filan! Ne tuhaftır ki bin senedir beraber yaşadığımız halde Yunan mitolojisinden günlük hayatımıza giren tek şey, Samsun'da yapay tarih üretim merkezlerinin aşık olduğu "Amazon kadınları" masalından ibarettir.

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

Hıdrellezden kurşun dökmeye kadar öyle veya böyle bizim milletin günlük hayatına girmiş olan Türk mitolojisi, her nasılsa Türk edebiyatında pek yer bulamamıştır. Şöyle dört başı mağrur bir "epik mitolojik Türk romanı" ara ki bulasın...

Oysa dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında "epik romanlar" büyük yer tutar. Bu eserlerin birçoğu, ya çizgi film, ya TV dizisi ya da sinema filmi olarak popüler kültüre de uyarlanmıştır.

Misal vermek gerekirse, ilk akla "Yüzüklerin Efendisi" serisi geliyor. İngiliz edebiyatçı Tolkien'in 1937-49 yılları arasında aşamalar halinde yazdığı ve dünya genelinde 150 milyon ile en çok satılan ikinci kitap unvanına sahip bu romanı biz Türkler, daha çok sinema uyarlamalarından tanıyoruz.

Hatırlatmak gerekirse, Yüzüklerin Efendisi serisi, "Orta Dünya" ismi verilen hayali bir coğrafyada geçen, karanlık Lord Sauron'un güç yüzükleri etrafında dönen fantastik bir hikayedir. Frodo, Gandalf, Legolas ve Gimli gibi karakterlerin sürüklendikleri çarpıcı maceralar, sinema uyarlamalarıyla bütün dünyada ses getirdi.

Esasen Oxford üniversitesinde profesör ünvanı edinmiş bir filolojist olan Tolkien, bu muhteşem esere imza atmasına sebep olan hayal gücünü hiç şüphesiz uzmanı olduğu mitolojik öykülerden alıyordu.

İrlandalılar'ın ataları olan Keltler, Galliler ve Kuzey Avrupalıların mitolojik masal kahramanlarının bir kurgu etrafında geçit töreni yapmasından ibarettir aslında Yüzüklerin Efendisi serisi...

TAHT OYUNLARI

Dünya edebiyatında 'epik roman' deyince hiç kuşkusuz akla gelen bir diğer örnek de Amerikalı yazar George R.R. Martin'in kaleme aldığı 'Taht Oyunları' isimli seridir. İlki 1996'da çıkan romanlar, fantezi roman alanında Dünya'nın tüm önemli ödüllerini toplamış, muhteşem satış rakamlarına ulaşmıştır. Oyuncak sektöründen kutu oyunlarına, dizi filmden çizgi romana kadar pek çok uyarlamaya konu olmuştur. Zaten bizde de daha çok dizi filmiyle tanınıyor: Game Of Thornes!

Taht için birbiriyle savaşan yedi krallık ve hanedanın mücadelesini anlatan roman, tıpkı Yüzüklerin Efendisi gibi Batı Mitolojisinden izler taşıyor.

Coğrafya yönünden de Britanya adasını andıran romanın geçtiği yerde olay örgüsü ve karakterler, özellikle Anglo Saxon uygarlığını, erken Ortaçağ dönemini anımsatıyor. Kral Arthur, yuvarlak masa şövalyeleri, Güller Savaşı, Hadrian Duvarı, Robin Hood gibi İngiliz mitolojisine ait figürlere atıfta bulunan öykülerle bezenmiş bir eser…

Taht Oyunlarında Viking, İrlanda, Fransa ve Venedik mitolojisinden de bazı alıntılar olduğunu atlamayalım…

TÜRK EDEBİYATI VE EPİK ROMAN

Türk romancılığında epik ya da destansı anlatıma rastladığımız örnekler vardır. Ama başlı başına 'epik roman' konusunda bir hayli kısır olduğumuzu söyleyebiliriz.

Söz konusu olan şiir olduğunda, Türk edebiyatında birçok güzel eser gösterilebilir. Bu konuda geçmişimizi Mevlana'ya, Yunus Emre'ye, Karacoğlan'a, Köroğlu'na hatta İslam öncesi Türk Halk edebiyatına kadar kolayca uzatabiliriz. Yakın dönemde ise Fazıl Hüsnü Dağlarca, Mehmet Akif Ersoy, Nazım Hikmet gibi şairlerimiz epik şiir örnekleriyle ruhumuzu okşamışlardır.

Ancak her nedense romancılarımız 'destansı' eser vermek konusunda üretken olamamışlardır. Oysa Türk tarihi ve mitolojisi o kadar zengin ilham kaynaklarına sahiptir ki bu alanın bakir kalması hayret vericidir.

SARI SALTIK SERİSİ

Durumdan vazife çıkardığım için değil ama bir edebiyatçı olarak Türk mitolojisi ile beslenen bir epik roman serisi kaleme aldığımı okuyucularım biliyor.

Bir üçleme olarak kurguladığım ve ilk ikisi basılan 'Sarı Saltık' serisi, Türk edebiyatında 'epik roman' olarak ender örnekler arasında yer alıyor.

  1. Yüzyıl Türk evliyası Sarı Saltık'ın hayatını anlatan serinin ilk kitabı 'Aşkabad Yolcusu' geçen sene çıkmıştı. Bu yıl da serinin ikinci romanı 'Alperenler Dergahı' basıldı. Üçüncü kitap 'Bal&Kan' ise henüz yazılma aşamasında ve muhtemelen gelecek sene piyasaya sürülmüş olacak.

Türk masallarından ve mitolojisinden izler taşıyan Sarı Saltık serisi romanlarında, Hızır ve İlyas, Rad Cazu, Albastı, Gökbörü, Şaman Selenge, Umay Ana, Müslüman Cin Menucher gibi figürlere rastlayabiliyorsunuz.

Yakın Plan yayınlarından çıkan romanlarımı D&R mağazalarından, kitapevlerinden ve internet kitapçılarından sipariş ederek temin edebilirsiniz.

Bakalım Türk romancılığında ender rastlanan ama dünya edebiyatında büyük yeri olan epik tarihi roman türünde vermeye çalıştığımız üçleme eser, okuyucu tarafından beğenilecek mi?