Suriye üzerine sayısız projenin yapıldığı bir gerçek olmasına rağmen, sözde idareyi elinde tutan veya tutuğunu zanneden Beşar Esad'ın herhalde bundan ya haberi yok veya kendi çıkarı için bunlardan habersiz görünmektedir. Az gelişmiş ülkelerin liderlerinin bir örneği olarak, ülkesi halkına bunca zulmü reva görmesi yanında; istilacıların zulmü de önemli bir tutmakta, yalnız tüm bunlara karşı ise, bir reaksiyonu da yoktur. Elbette, müstevlilere karşı bir mücadele sonucunda değil, Osmanlıya olan ihanetlerinin karşılığı olarak, harita üzerinde bulundukları topraklar ihsan edilmiştir. Bunun sonucu olarak, kan dökerek elde etmedikleri toprakların onlar için önemi yoktur. Suriye: Rusya, ABD, İran gibi birçok devletin gövde gösterdiği; adı sayılamayacak kadar çok olan, yasal ve yasadışı terör örgütlerinin kol gezdiği bir yer olup, ülke demek bile insanın içinden gelmemektedir. Eğer Suriye denilen bir ülke var ise, bunun lideri de Beşar Esat olması gerekir. Kötü bir komşu olarak, yaptıklarından dolayı, ülkemize çok sayıda şehitler verdirdiği gibi, çok ağır maddi bedeller de ödetmiştir.

Çok kadirşinas NATO dolayısı ile kadim dostumuz olan ABD ile Rusya, Güney bölgelerimiz boyunca, Akdeniz'e kadar uzanan bir Kürt (PKK, PYD, YPG her ne ise) terör örgütlerini koridorunu desteklemektedir. Elbette, bunun sonucunda, Irak'taki Barzani'den sonra ikinci ayağı meydana getirmek üzere bir devlet kurulmak istenmektedir. Dünyanın süper güçleri olarak kabul edilen bu iki devletin, terör örgütleri ile olan dostlukları, abesle iştigaldir. Devlet gibi devlet olanlar, terör örgütleri ile pazarlık yapmaz, ittifak yapmaz. Bu durum ise, dünya barışının havarisi olduğunu ifade eden ABD'nin kariyerine bilmiyorum, yakışıyor mu? Öncelikle bu hususu düşünmek gerekir ki,yaptıkları kirli işler ne kadar takdiri şayan bir durumdur. Ayrıca, Güney bölgemizdeki Akdeniz'e kadar koridor yapılmak istenen yerde, Kürt nüfusu ne kadardır. Esas olarak burada dominant olarak Arap nüfusu bulunmaktadır. Bu hareketler, buradaki demografik yapıyı değiştirmeye yöneliktir. Batının demokrasi, demokrasi diyerek girdiği yerlerde, bu kelimenin bir harfine bile rastlamadım. Onlar, kafalarına göre dünyayı organize etme yönünde hareket etmektedir. Daha önce de üzerinde durduğum gibi, Ortadoğu'da yaşayan nüfus, onlar için sayıdan ibaret olan, deyim yerinde ise kellelerdir.

Ortadoğu'da, Batılıların kuyruğuna takılmış olan liderlerden birisi de, Barzani'dir. Sırtı, Batılılar tarafından sıvazlandığı için, kendini bir şey zannetmektedir. Batı onu lider diye tutuyor ve ileriye yönelik bazı tavizlerde bulunuyor ise ki bulunuyor. Bunun arkasında bir çıkar vardır ve elde edeceği mertebenin sarhoşluğu içinde bunu görmemektedir. Batının özelliği, bir sefer kullandığını çöpe atar ve kendine daha iyi hizmet edecekleri lanse eder. Ortadoğu'daki halklar asla bunun farkına varamadı ve batılıların kışkırtması ile birbirlerinin kuyusunu kazmaya devam etmektedirler. Bu lidere karşı, ülkemiz siyasetçilerinin tutumlarını da tasvip etmiyorum. Bir zamanlar PYD'nin lideri, Salih Müslim'i de bir davet etmiştik. Bugün Batılıların bir parmak bal sürerek kandırdıkları tüm Kürtler, müstakbel büyük İsrail projesine hizmet ettiklerinin farkında mıdırlar? Ortadoğu'daki bu savaşın, Batılılar için çifte kavrulmuş iki sonucu vardır: Bunlar petrol ve büyük İsrail devletidir. Bu gerçekler ayan, beyan ortada iken; Ortadoğu'daki halkların altlarından kayan vatanlarına rağmen, hala gaflet uykusunda olmalarının sebebini anlamak mümkün değildir. Saygılarımla.