Dünü yeterince hakladık, kimimiz Osmanlıyı çamura buladı kimimiz Cumhuriyeti. Okumadan, dolayısıyla anlamadan ve bilmeden soyunduğumuz tarih severlik, çoğu zaman bizi düne saygı ve dünden ders almaya değil bilime, bilimdeki gelişmelere göz yummaya ve dolayısıyla yarınlarımıza ihanete götürdü.

Birleştirici olması gereken ortak tarih, bazı siyasilerin ama daha çok da bir kısmı ilginç olmanın peşinde bir kısmı da etnik ezikliğinin/yabancılığının derdinde sözde tarihçi ve yazarçizerlerin hezeyanlarıyla bizi farklı hatta düşman kamplara bölen bir olumsuzluğa savruldu. Dünü tartışmayı başaramadık bari yarını okumakta ve gereğini yapmakta anlaşabilsek.

Son zamanlarda bu kentte yaşayan, okuyan ve ülke adına, millet adına endişeler duyan kimi akademisyen ve kimi serbest meslek mensubu yaşlı, genç dostalarım her sohbetimizde ısrarla dikkatimi geleceğe çekmeye çalışıyor. Dünü kaybetmiş bir millet olarak yarınları da kaybetmemek, uluslar ve kültürler arası yarışta geri kalmamak için şimdiden kolları sıvamaz ve gerekli tedbirleri almazsak; yarın çok geç kalmış ve yarının çağdaş dünyasının dışına savrulmuş olacağız.

Biz hala tarihi şahsiyetlerin özel hayatını takiple ya da dokuz on asır öncesinin tefekkürünü gençlere nakille oyalanırken, öbürleri yani zaman zaman bize karşı ortak hareket etmekle suçladığımız ve gerçekten de öyle olanlar uzay kolonilerini kurmanın yolundalar. Önümüzdeki on on beş yıl içinde gerçekleşecek olan bu dev adımın insanlığı taşıyacağı yenidünyada bizim, yani biz Türklerin ve Müslümanların yeri olacak mı? Olacaksa da o galaksinin neresinde ya da hangi mevkiinde olacak?

Prof. Dr. Mahfi Eğilmez dün kendi bloğunda 'Endüstri 4.0' başlıklı yazısında bu konuyu işlemiş. Biz henüz ikinci endüstri devrimi ile üçüncü endüstri devrimi arasında bir yerde dururken dünyanın 2011'den beri dördüncü endüstri devrimini konuştuğunu ve buna hazırlandığını anlatıyor Mahfi Hoca. Anlattığı ve benim anladığım kadarıyla girilecek olan yeni süreçte ve o sürecin dünyasında sıradan bilgiye, dolayısıyla bütün sermayesi sıradan bilgi olan bireylere de toplumlara da fazla yer yok.

Sayın Eğilmez, sadece yaklaşan süreci haber vermekle yetinmiyor aynı zamanda hem sürecin dışında kalınmasının doğuracağı mahzurları hem de sürecin dışında kalınmaması için alınması gereken tedbirleri de anlatıyor.

Dünkü zamanı yakalayamadık ve bir imparatorluk kaybettik. Umarım o gün yakalayamadığımız zamanı, bugün yakalarız da genç cumhuriyetimizi uluslararası yarışta gerilere düşürmeyiz. Türkiye sadece kendisi için değil aynı zamanda aynı inanç çemberinde yer aldığı iki milyara yakın Müslüman için de bu yarışta önlerde olmak zorunda.