Gelecekti o kutlu gün, tam 98 yıl önce bugün 19 Mayıs'tır ve ordunun başkomutanı, başkomutanın da ordusuyla ya da milletin lideri, liderin de halkıyla buluşmasının ilk adımı yaşadığımız bu topraklarda atılmaktadır.

19 Mayıs 1919 Samsun'unda Tütün İskelesi'nden karaya atılan o ilk adım, daha önce de yazdık, milli mücadelenin ilk adımı değildir ama en önemli adımıdır. Anadolu'nun hemen her dağ başında yakılan çoban ateşlerinin bir güçlü nefesle volkana dönüşmesinin ilk adımıdır. Çok önceden planlanan ve erbabınca beklenen bir adımdır. Kazım Karabekir vardır o direnişi planlayan ve önderi Anadolu'da bekleyenler arasında. Ali Fuat Cebesoy vardır. Hüseyin Rauf Bey de hemen arkasından ayrılmıştır İstanbul'dan. Mustafa Kemal Paşa, Karadeniz'den girerken Anadolu'ya o da Ege'den girmektedir. Yolları Amasya'da kesişecek ve Milli Mücadele'nin ilk bağımsızlık beyannamesinin altına birlikte imza atacaklardır Ali Fuat Paşa ve Albay Refet Beyle. 'Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehdit altındadır. İstanbul'daki hükümet görevini yapamamaktadır. Milleti içine düştüğü durumdan yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.' Mealen budur Amasya Tamimi.

Bir de şuna açıklık getirelim, aslında bilinir ama bazıları çarpıtmayı marifet saydıkları için bir kere daha yazmak şart olmuştur. 'Mustafa Kemal ve maiyet erkanını padişah efendimiz vatanı kurtarsın' diye göndermiştir söylemi, bir tarafıyla doğru diğer tarafıyla bir büyük kuyruklu yalandır.

Doğrusu, Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya gelmemiş gönderilmiştir. Padişah Vahdettin onay makamıdır ama Mustafa Kemal'i bulan Mehmet Ali Bey, gitmesini kabul eden Damat Ferit Paşa'dır. Yanlış ve de önemli nokta da şudur ki, gönderenin ondan beklediği 'vatanın ve milletin kurtarılması' değil tam tersine bölgedeki Müslüman-Türk şura yapılarının ve sivil Türk çetelerinin dağıtılması, silahların toplanması, asayişin sağlanmasıdır. Bunu da İngilizler istediği için yapmışlardır.

Gönderenlerin beklentisi ile gönderilenlerin hedefi farklıdır. Gönderenler 'İngilizleri kızdırmamanın', gidenler ise 'vatanı kurtarmanın' derdindedir. İlk olarak İngilizler uyanır. General Milne, Osmanlı Hükümetine 'Böylesine seçkin ve kalabalık bir kurmay kadronun Anadolu'da işi ne?' diye sorar. Samsun'daki irtibat subayı da haziranın ikisinde 'Bu Mustafa Kemal bir kanlı ayaklanmayı planlamaktadır' mealindeki raporunu gönderir İstanbul'a. Ve Haziranın sekizinde 'emrindeki bir istimbotla acilen İstanbul'a dönmesi' tebliğ edilir Mirliva Mustafa Kemal Paşa'ya. Artık çok geçtir. Kutlu gün çoktan gelmiş, o ilk adım çoktan atılmıştır. Savaş kartalı Anadolu semalarında bağımsızlığa kanat çırpmaktadır.

19 Mayıs'ta başlayan yürüyüş sanılmasın ki 9 Eylül'de İzmir'de sona ermiştir. Hayır, o yürüyüş bugün de devam etmektedir, yarın da, öbür gün de devam edecektir. Bu yürüyüş çağa yürüyüştür, bilime, akla ve ahlaka yürüyüştür. Bu yürüyüş sarsılmaz bir bağımsızlığa, yurtta dilde, fikirde işte birliğe, kardeşliğe, diriliğe, cihanda ise onurlu bir duruşa, karşılıklı saygıyla beslenen barışa yürüyüştür. Kısacası bu yürüyüş Türk'ün ezelden ebede yürüyüşüdür. Kutlu osun…