Medyayı
bir silah gibi kullanıp,
gizli ya da açık
hasımlarından
intikam
almaya
çalışanları,
Köroğlu görseydi;
"Tüfek icat oldu,
mertlik bozuldu"
deyimini
düzeltir,
"Silah, böylelerinden
daha masum"
der miydi?..
Özellikle de
ne idüğü
belirsiz haysiyet cellatlarının
kurduğu, şantajcı
internet sitelerini
görünce...
Müthiş bir başıboşluk var!..
Yasa yok,
yargı
kararlarını dinleyen de!...
Mahkemenin "yayın içeriğinin
kaldırılması"
kararına rağmen
URL değiştirilip
iftiranın
tekrarlandığı,
namuslu
insanlara
şantaj yapıldığı,
iğrenç hakaretlerin
yer aldığı ve
özel hayatın
ayaklar altında
çiğnendiği
bu medya mecrasının
haberlerine,
"basın özgürlüğü"
diyenlere,
şu soruyu
sormak gerekir:
"Aynı ifadeler sizin
için kullanıldığında,
yine basın özgürlüğünden
söz eder misiniz?"
Gazete, televizyon ve radyo kurmak için
yığınla belge isteyen ve hatta güvenlik
soruşturması yapan
devlet;
50-60 liraya açılabilen
internet siteleri için
nedense bir yasa çıkarmıyor...
Ayrıca, bu sitelerin künyelerinde
ne sahip belli
ne de adres vardır...
Ara bul, "Sarı çizmeli Mehmet Ağa"...
Bunlar başka bir tayfa...
Bir de meslek ilkeleri
ve ahlakını
savunduğunu iddia edip,
tersini yapanlar var...
Geçenlerde bir internet sitesi;
akrabam olan
ve bir zamanlar eşimin de
çalıştığı özel kurumun
şantaj yoluyla "mağdur"
edilmeye çalışıldığı
iddiasında, adımı verdi. İddianame
yayınlanmıştı. İtirazım yok elbette!..
Yanlış olan,
söz konusu haberle ilgili
"Hangi ünlü gazeteci devreye
sokuldu?"
spotudur. Sanki o reklamı isteyen kişiyle
ilişkim varmış gibi
bir algı ortaya çıkmıştır...
Bırakın gazeteci
olmayı, hangi insan
eşinin yöneticilik yaptığı ve sahibi de
akrabası olan
bir kurumun
mağdur edilmesini
önlemek için
çaba göstermez?..
Sonra, ben bu davanın
"şüphelisi" değil,
mağduruyum...
O özel kurumun
sahibi, reklam vermeyeceğini
iletince,
söz konusu gazete ve ekibi,
yayın yoluyla şahsıma
saldırmış, hatta eşim "sevgilim" gibi
gösterilmeye çalışılmıştır...
Önemli değil elbette!..
Çiğ yemedim ki,
karnım ağrısın!..
Bu memlekette
herkes, hangi gazetecinin
ne olduğunu
bilir...
Sorun değil!..
Bu mesleğe 40 yılı aşan
süre
emek vermiş
biri olarak,
gelinen noktadan
endişe duydum
sadece...
Bu gidişat;
mesleki kurum ve kuruluşları
ilgilendirmiyorsa,
tuz çoktan kokmuş demektir...
Yani, sepeti koluna,
herkes kendi yoluna...