Elbet sevineceğiz, neredeyse sekiz aylık kabusun sona ermesine kim sevinmez ki? Umutla umutsuzluğun, korku ile özgüvenin cenderesinde sıkışmış sinirlerin sevincin kucağında patlamasından doğal ne olabilir ki? Hele de o sinirler, yaz kışa, yağmur çamur demeden maçtan maça deplasman ve iç saha demeden takımının peşinde koşan, takımla ağlayıp takımla gülen genç insanların siniriyse!

Samsunspor taraftarı, ne o endişeleri ve acıları hak etmiştir ne de bir üst kümeye çıkmanın kutlamasını yapmak yerine bir alt kümeye düşmemenin kutlamasını. O yakışan ve ona layık olan zaferlerin kutlamasıdır. Umarım ve dilerim ki bu taraftar en kısa zamanda beklediği ve ak ettiği o kutlamayı da yapacaktır.

Yanlış anlaşılmasın, ne tekniğinden anlarım futbolun ne taktiğinden. Ne teknik adam hakkında söyleyecek bir çift sözüm vardır de bir futbolcu konusunda. Benim derdim başka, bu kentin giderek kendi takımından kopması, bu takımın giderek yalnızlaşması, ekonomisinin birkaç siyasetçi ile birkaç iş adamına, sevdasının ise genç yüreklere hapsolması.

Şans mı demeli buna şanssızlık mı, bilemiyorum. Takımın mali açmazları son dönemde Samsunlu iki siyasetçinin ricaları kırılamayacak konumdaki bir koltukta oturması olmuştur. Aynı soyadı taşıyan iki Samsunlu siyasetçinin birbiriyle halef selef olması Samsunspor'un içine yuvarlandığı ekonomik sorunların çözümünde çok etkili olmuştur. Asıl sorun da buradan kaynaklanmaktadır. O makamın şu veya bu tercihle Samsunlu siyasetçilerden başka ile kayması gelecek yıllar için şimdiden tedbir alınmasını hayati derecede önemli bir hale getirmektedir.

Bu takım bu kentle, bu kent kulüple bir an önce ne yapıp edip bütünleşmek zorundadır. Dünde bunun örnekleri vardı, yarınlarda niye olmasın. Dün sahamız bu kadar büyük ve bu kadar çok, bu kadar modern değildi ama dün bu takım bu kentle, bu kent bu takımla bir ve bütündü. Futbolcularımız bizimdi ve bizdendi. Toprak sahalarda yetiştiler ama ulusal platformda bu kenti başarıyla temsil ettiler. Tribünler bu kadar büyük ve kadar modern değildi ama hıncahınç doluydu. Üstelik de sadece gençlerle değil er yaştan, er meslekten Samsunlularla…

O kucaklaşma nasıl sağlanır diye sormayın lütfen, sizler söyleyin, sizler bu kentin insanları, bu kentin kanaat önderleri, bu kentin merkezi idare ve yerel yöneticileri. Bana illa yaz derseniz, ilk aklıma geleni söyleyeceğim; bu takımın sahibi olmak için bu takıma az veya çok belki de "çam sakızı çoban armağanı" misali mutlaka maddi katkı sağlamak. Öyle birkaç kişinin himmet ve fedakarlığına sığınmış bir Samsunspor yerine binlerin on binlerin omuzlarında yükselen bir Samsunspor.

Olur mu? İstenirse niye olmasın ki? Olmuyorsa bilin ki istenmediğindendir.