Kaç kez söyledim radyolarda, televizyonlarda…

Kaç kez altını çizerek belirttim, konferanslarımda…

Kaç kez yazdım köşe yazılarımda, kitaplarımda…

-Dilimiz kimliğimizdir. Dil giderse, kimlik gider, ülke gider dedim!

***

Çünkü, Gazi Atatürk'ün dediği gibi:

'Türk dili milletimizin kalbidir, zihnidir.

Amacımız, 'Türk Dili'nin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında, değerine yaraşır yüksekliğe çıkarmaktır.'

***

Dönüp geçmişimize baktığımızda; İlk lehçemiz, Yakutça'dan ve Çavuşça'dan çıkmıştır.

Orhun Abide'lerinden ( İlk Türkçe Yazıtlar) günümüze doğru geldikçe; Anadolu'ya göç eden, Oğuzların yazı dili ile dilimiz daha geniş kimlik kazanmaya başlamıştır.

Tarihimizdeki 16 devlet; 17. si Türkiye Cumhuriyeti olup; Türkçenin bugüne gelmesi ayrı bir konferans konusudur.

Kaşgarlı Mahmut'un DivanüLugati'tTürk'ü (İlk Türkçe Sözlük) dil tarihimizde büyük önem arz etmektedir.

Ancak Selçukluların Arapçayı, sonra da Farsçayı resmi dil yapmaları; Türkçemizi o dönemde pek geliştirmemiştir.

Anadolumuzda Türkçemiz, Yunus Emremizle taçlanmıştır.

Karamanoğlu Mehmet Beyin fermanı ile dünyaya bir kez daha ispatlanmıştır.

İnsanlarımız bu fermanı, her daim gelecek nesillere aktaracaktır…

'Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.'

Bu fermanın yayınlandığı tarih: 13 Mayıs 1277' dir.

***

Osmanlı Devleti'nin 1299 yılında kurulmasına rağmen,ilk zamanlar Türkçe konuşulmuş ancak dilimiz Arapça ve Farsçanın etkisinde kalmıştır.

Halkımız, Türkçe konuşurken; Sarayın dili Osmanlıca olmuştur.

Aydınlar ve Hanedan, Osmanlıca konuşmuştur.

Osmanlıya bağlı vilayetler dillerinde özgür bırakılmıştır.

Dilde ve dinde zorlama olmamıştır.

Kesin olarak dilde özleşmemiz, Tanzimat dönemi ile başlamıştır.

Cumhuriyetimizle birlikte, Türkçemizin sağlam temelleri atılmıştır.

Gazi Atatürk'ün ilke ve devrimleri sayesinde; Arapça, Farsça ve Osmanlıca bırakılarak; Türkçemize ulaşılmıştır.

Türk Dili, kendini yabancı diller boyunduruğundan Cumhuriyetle birlikte kurtarmıştır.

Türk Dil Kurumu kurulmuştur.

Türk Alfabesi ile Türkçemiz okunur, yazılır hale getirilmiştir.

Türkçe sözlük çıkarılmıştır.

En önemlisi de konuşma dili ile yazı dili arasında fark kalmamıştır.

***

20.yüzyılda; Türk dil topluluklarının toplam nüfusu 220 milyondur.

Türk yazı dillerinin sayısı ise en az 24'tür.

Prof. Dr. Muhsin Macit'e göre böyledir.

Bu sayı 21. yüzyılda, daha da artacaktır…

***

Bugün gelişen teknoloji karşısında, Türkçemizde yeni kelimelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Zira, dilimiz başta olmak üzere kültürümüz ve demografik yapımız özellikle sığınmacılardan ve de teknolojinin sunduğu ürün adlarından etkilenmektedir.

Bu adlar, Türkçemize yerleşmektedir!

İvedi olarak, milli politikalarla buna çözüm gereklidir.

***

Nitekim; 2017 yılının, Türk Dili Yılı ilan edilmesi sevindiricidir.

Başbakanlıkça yayınlanarak yürürlüğe giren genelge, dikkatle okunması gerekir.

'Türkçemizi korumak, yaşatmak, zenginleştirmek ve gelecek nesillere güçlü bir şekilde aktarmak, bugünümüzü ve yarınımızı yeni bir bilinç hamlesiyle inşa etmek hem kamu kurum ve kuruluşlarının hem de bütün toplum kesimlerinin ortak görevidir.'

Bu ortak görevi kendimiz için, geleceğimiz için ve de ülkemizin gelecek nesilleri için daha çok yerine getirmeliyiz…

***

Evet; kaç kez yazdım, söyledim…

Kaç kez altını çizerek belirttim…

Dilimiz kimliğimizdir. Dil giderse, kimlik gider, ülke gider dedim.