Bir siyasimiz, Barack Obama'nın yerine, Donald Trump geldi, ama ABD'nin dış siyasetinde bir değişme olmadığını ifade etti. Barack Obama'nın bir tarafının Müslüman olması sebebiyle, o zaman kimileri ne kadar yanılmış ise, şimdi de Trump'ın siyasetinden dolayı yanılmışlar ve daha da yanılacaklardır. Bu ülkenin dünyaya bakış açısı ve onu değerlendirmesi çok değişiktir. Paranın verdiği güç ve son yüzyıldaki siyasetleri ile dünyanın efendisi olduğu zehabındadırlar. Tarih sayfalarını bir karıştıracak olursanız, bunun ne kadar boş olduğunu görürüsünüz. Las Vegas'ta bir kumarhanede kovboylar, poker oynamaktadırlar. Son elde masa oldukça karışır. Bir taraf rest çeker, öbür tarafta bunu görür. Elinde Flush Royale (pokerde en büyük el) olan şahıs elini masaya açarak, ortadaki paralara doğru uzanır. Karşısındaki kovboy ise, 'senin elin küçük, benim iki yedilim ve bir de tabancam var' der ve paraları toplar. ABD'nin Dünya siyaseti hep böyledir. Siyasi davranışı, asla barışa değil, çıkar ilişkilerine dayanır.

Bugün Suriye gündeme geldiğinde, sorulan soru şudur: ABD niçin, Türkiye'yi DEAŞ mücadelesinde dışarıda bırakmaktadır? Batının birkaç yüzyıl öncesinden başlayarak günümüze kadar gelen ve Osmanlıyı parçalayarak, buradaki zenginliklere el koymak birinci emelleridir. Onların düşüncelerine göre, Türkiye bu alanda dominant olarak ortaya çıkar ise, onların Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesine ait projeleri, istiklal mücadelemizde olduğu gibi, gerçekleşemeyecektir. Onların birinci derecede istekleri, petrol, İsrail'in vaat edilmiş topraklara (Kenan) yayılmasıdır. Bunun gerçeklemesi için de, Türkiye gibi parlamentosu olan, üniter, demokratik, laik bir devlet istememektedirler. Ekonomik olarak kendinin ispat edememiş, teknoloji üretemeyen ve 10 milyonun üzerinde nüfusu olmayan ülkelerin bulunduğu bir Ortadoğu istenmektedir. Bu bakımdan her zaman gelişmiş ülkelere elini açma ihtiyacında olan ülkeler topluluğu onları memnun etmektedir. İşte Ortadoğu'nun dizayn edilmesinde istekleri de budur. Daha önce de üzerinde durduğum gibi, batılılar demokrasi getirmek için girdikleri yerlerden, arkalarında bir kaos bırakarak, bu ülkeleri terk etmişlerdir.

Türkiye üzerinde ise, batılların emelleri daha da büyüktür. Bundan bir yüzyıl önce, istiklal savaşı ile, M. Kemal ve arkadaşları onların emellerinin suya erdirmişlerdir. Elbette, bundan ders çıkaran Batılılar bir daha aynı hataya düşmek istememektedir. Ortadoğu'da boğazlarına takılacak ve yutamayacakları iki ülke, İran ve Türkiye'dir. Ortadoğu'da devlet olamamış ve bunun kültürünün gelişmediği birçok ülke bulunmaktadır. Suudi Arabistan ile ABD'nin yaptığı 380 milyar dolarlık anlaşmanın içeriğine baktığınız zaman, tüm her şeyin ABD'nin lehine olduğu görülecektir. Özellikle, kültür olarak gelişmemiş bu ülkelerin aldıkları tamamen tüketime yöneliktir. Petrol bitinceye kadar, bunun sefasını sürebilirler. Zaten, petrolden faydalananlar şeyh ve şıhlardır. Urbandaki Araplar ise, 1400 yıl öncesinin yaşamını sürdürmektedir. Daha sonra ise tüm Araplar aynı hayatı sürmeye devam edeceklerdir.

Batı ve ABD'nin Ortadoğu'ya bakış açısı, öteden beri budur. Burada esas olan, onların Ortadoğu için ne düşündüklerini bilmek ve buna göre hareket etmek gereği vardır. ABD'nin Ortadoğu'daki müttefiki hiç ayrım yapmadan söylemek gerekir ise kürtlerdir. Ülkemizdeki 3 milyon Arap ise, onların istediği demografik yapıya hizmet etmektedir. Ramazanınızı kutlar, nice ramazanlara sağlık ve mutlulukla erişmek dileklerimle saygılarımı sunarım.