Müslümanların kutsal ayı olan, Ramazanı idrak ettik. Allah nice, nice ramazanlara sağlık esenliklerle bizleri kavuşturmayı nasip etsin. Müslümanların bu yıllarda da geçirdikleri savaş durumu, çok üzücüdür. Müslüman ülkelerin bir an önce akıllarını başlarına toplayarak, bu güç durumdan kurtulmalarını da Allah'tan dilerim. Suçu, kendi ülkelerinin dışında aramak yerine, nasıl kullanıldıklarını şapkalarını önlerine koyarak düşünmeleri gerekir. Özellikle, batının Müslüman ülkelere barış ve istikrar getireceklerine inanmak ise bir ham hayal olur. Daha önce de üzerinde durduğum gibi, Batı, Ortadoğu'daki petrol ve Büyük İsrail projesi ile ilgili olarak buralarda bulunmaktadır. Bu kutsal ayda bile kanın durmadığı Müslüman ülkelerindeki halklara reva görülen bu durumu tasvip etmek de mümkün değildir. Yalnız, bu ülkelerin bir an önce toparlanmaları gerekmektedir. Bu yapılamadığı takdirde, bu ülkelerin geleceğinden endişe duyduğumu açıkça ifade etmek isterim. Müslümana, Müslümanlardan başka yardım edecek, hiçbir ülke veya halkın bulunmadığını, akıllarını başlarına toplamayan liderlerin hiç olmazsa bu ayın kutsallığına göre hareket etmelerini dilerim.

Tüm Müslüman ülkeler için endişelerimi dile getirdikten sonra, bu kutsal ayda tasvip etmediğim ülkemizdeki bazı hususlar üzerinde durmak isterim. Her Ramazan ayı öncesinde ortaya çıkan, ekmek ve pide zamlarını bir türlü anlayamıyorum. Bütün yıl aynı fiyatta duran, Ramazan ayı gelince, halkın bir lokma pidesine göz dikenleri anlamam mümkün değildir. Bunun yanında kimi ürünlere de zam geldiği ortadadır. Elbette, zam yapmayanları takdir ediyorum ve onlardan Allah razı olsun. Yalnız, televizyondaki bazı görüntüler, hiç hoşuma gitmiyor. Mikrofon kendisine uzatılınca, satıcının pişkin, pişkin zammı fütursuzca açıklamasına akıl erdiremiyorum. Yapılan tüm uyarılara rağmen, Ramazana mahsus olmak üzere ete yapılan zam akıl alacak gibi değildir. Çocukluk ve gençlik yıllarımdaki ramazanların en önemli farklılıklarını burada görmemek beni üzmektedir. Burada masal anlatmıyorum, gençliğimdeki bir olayı da aktarmak isterim. Pirinç almak için bakkala giren adamın dikkatini bir husus çekmiştir. Bir pirinç çuvalının üzerinde, 60 kuruş, diğerinde ise 70 kuruş yazmaktadır. Müşteri bakkala, bu iki pirincin fiyat farkını sorar, bakkal birisinin yeni geldiği için pahalı olduğunu ve iki pirincin de aynı kalitede olduğunu ifade eder. Bu insanlar bu toprakta yaşadılar ve çok da zengin değillerdi, ama hakka riayet etmek onlar için vazgeçilmez bir durum idi. Müslümanlıkta bir ürünün maliyeti ve üzerine konulacak olan kar ve satış fiyatı bellidir. Arz ve talebe göre fiyat ayarlaması Müslümanlıkta yoktur. Üreticiden alınan ürünün 5-10 kat fiyatla satılması da yoktur. Kimileri bana 'sen hangi asırda yaşıyorsun, bugünün liberal ekonomisinin gerektirdiği hususlar bunlardır' diyebilir. Diyorlar ve ekonomiye bu şekilde yön veriyorlar. Ürünlerin fiyatlarını ne olacağı ne şekilde satılacağı, kimileri tarafından belirleniyor! Lütfen piyasaya bakınız: mevsim sonunda % 70 indirim ile aynı malı kar ederek satmanın anlamı nedir. Benim anladığım kadarı ile, ürün satılması gereken fiyatın 10 katı fiyatla piyasaya sürülüyor ve mevsim sonunda % 70 indirim yapılarak, halkın aklı ile alay ediliyor. Tüm bunlar da Müslüman ülkelerde yapılıyor. Beyler, kefenin cebi yoktur.

Elim helikopter kazasında canlarını vererek şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyorum. Böyle kazaların olmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Saygılarımla.