Bir neşe kaynağı…
Hani derler ya 'Bir ömür'aynen öyle.
Yüreğini herkesle paylaşmak için yarışıyor.
Hem de sevgiye en fazla kendisinin ihtiyacı varken.
Hazır cevaplığını mı, sevimliliğini mi, pozitif yanını mı?
Sizlere onun hangi özelliğini anlatsam ki?
Yıllarca alacak olduğu psikolojik tedavinin sağlayacağı etkinin değeri, onun hayat enerjisi karşısında -onu tanısanız eminim siz de öyle düşünürsünüz-çok az olacaktır.
Ama hayatın bir de can alıcı yönleri var ki; bunlardan biri de kızımızın hayatın acımasız yüzüyle karşılaşmış olmasıydı.
Her şeye rağmen kızımız hayatın o acımasız yüzüne pervasızca meydan okuyor.
Altı kardeşin en küçüğü olan on dört yaşındaki Emine, ağabeyinin iliğiyle hayata tutundu. Şimdi Allah vergisi yeteneğiyle, sevgi dolu yüreğiyle temas kurduğu herkesi hayata tutunduruyor.
Doktorundan, hemşiresine, hastalardan, hasta yakınlarına, öğrencilere kadar umut aşılıyor.
Annesi, diğer çocuklarından çok farklı olduğunu söylüyor kızının. Öyle ki,"Sonuçlar iyi çıkarsa köyümüze gideceğiz" diyen annesine tepkisini şöyle dile getiriyor.
"Anneeeee! Bende kötü bir şey mi bekliyorsun, tabi ki köyümüze gideceğiz" diyerek hiç endişeye yer vermiyor, umutsuzluğu lügatinden silip atmış.
İlk kez görenler, güleç yüzü ve sevimli kızın tavırlarını görünce, içlerindeki rüzgar kişiyi onun sevgi deryasına taşıyor.
Samsun'da Çakırlar Korusu'nda birkaç dakikada onlarca üniversite öğrencisinin sevgisini kazanırken, çalışmalarımızın öğrenci grubuna anlatılmasına ön ayak oldu.
Yine Batıpark'ta kimsenin cesaret edemediği, herkesin takdirini kazanan sosyal yanını gördüğümüzde, ona bir kez daha hayran olduk.
Gösterdiği özgüvenin oluşturduğu dostluk ortamı, ancak bu kadar sıcak olabilirdi.
Kafeteryada oturan üniformalı iki polisimizin arkasından yanaşarak gözlerini kapatması ve "Ben kimim bilin bakalım" dedikten sonra onlara "Neden oturuyorsunuz?" diye çıkışması yoğun tebessümlerle karşılandı.
Kısa sürede polislerle kırk yıllık dost olan, onları araçlarının başına davet eden, kendisini onlarla resimleyen ve araçlarının içine kadar giren kızımız.
Sana Allah'tan sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum.
Tanıyanın tekrar görmek istediği, herkese sevgi aşılayan kızımız bana 'İçinden bir dilek tut' diyor, bir süre sonra 'Senin dileğin gerçekleşecek' dediğinde tuttuğum dileği kendisine söylüyorum. Fakat itirazı peşin 'Tutulan dilek söylenmez ki' diyerek gönülleri bir kez daha fethediyor.
Ağabeyinin iliğini alan 'Gönülleri fetheden kız.'
Seni geç tanıdık ama bırakmaya hiç niyetimiz yok.
Onu tanıyanlarında hayata küsmeye hakları yok.