Merkeze alınan
Samsun Valisi İbrahim Şahin'in
adıyla
işadamlarını
dolandırmaya
kalkışan
şebekenin
azizliğine,
yeni Vali Osman Kaymak da
daha makamına
oturmadan
uğradı...
O da Şahin gibi hemen açıklama
yaparak,
işadamlarını
uyardı...
Edirne'de çökertilen
şebekenin,
bu yöntemle
2 ay içinde
551 bin liralık
dolandırıcılık yaptığı ortaya çıktı...
Bu konuyla ilgili
birçok kez yazdım...
Hatta, Vali İbrahim Şahin'in
adıyla aranarak,
yardım talebinde bulunulan
sanayici bir arkadaşımın
yaşadığı telefon diyaloğunu da
sizlere aktardım...
Şebekenin kullandığı
yöntem, bana
Parsadan olayını hatırlattı...
1995 yılında
Başbakan
Tansu Çiller'i,
emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un adını vererek,
dolandıran
Selçuk Parsadan
olayı, ülkenin gündemini
bir hayli meşgul etmişti...
Parsadan, Başbakanlık örtülü ödeneğinden
tam 5.5 milyar lira (milyon)
almıştı...
Koskoca
Başbakan,
bu tuzağa nasıl düşmüştü?..
Oradaki şifre, adı kullanılan
kişidir...
Sanayici-işadamı,
Valilik Özel Kalemi'nden
arandığında;
elinden geldiğince yardımcı olur ve
"ayıp olur"
gerekçesiyle
"parayı yatırdım" diye
geri dönmeyebilir...
Haklarını teslim edelim ki,
bu yöntemle dolandırıcılık yapanlar,
gerçekten
zeki insanlar...
Kesinlikle,
tuzağa düşürecekleri
insanlar hakkında
bilgi sahibi oluyorlar
ve adını kullanacakları
kişi ile çarpacakları
işadamının
birbirlerine nasıl hitap ettiklerini
dahi biliyorlar...
O arkadaşımın yaşadıklarını yazdım işte...
Mesela, Vali Osman
Kaymak'ın
göreve başlayacağı
günü takip ettikleri
kesin...
Çünkü, bir gün önce
tuzağa düşürmeye
kalkışacakları
işadamını aramış olsalar,
"Vali Bey, henüz Samsun'a
gelmedi" diye kuşku
yaratacaklardı...
Ne cesaret değil mi?..
Aslında dolandırıcılara
bu cesareti veren
hapis cezalarının
azlığıdır...
Bu memlekette; kendini belediye başkanı,
başkan yardımcısı,
asker-polis ve cumhuriyet savcısı olarak
tanıtan
sahtekarlar yüzünden
sanayici ve işadamları
"Ya gerçekse" diye
tereddüt bile yaşıyor...
Bizi biz yapan
haslet;
yardımlaşma ve dayanışma
duygusudur...
Olan olmayana
"Elin bollaşınca alırım"
diyerek vermiştir...
Ancak, şu anda
toplumda
güven duygusu, erozyona uğramış durumdadır...
"Bal gerçek mi?" diye
soran ünlü sanatçı Ümit Tokcan
ağabeyin
aldığı "Abi ben arıya bile güvenmiyorum artık"
cevabı,
toplumun geldiği
noktayı özetlemektedir...
O yüzden toplumu
güvensizlik batağına sürüklemede
önemli
etkileri olan dolandırıcılara
caydırıcı cezalar verilmelidir...
Yoksa, bu güven şüphesi içinde
"paranoyak" olmak var!..