Bardağın yarısının dolu olması, öteki yarısının boş olmadığını mı gösterir? Ya da yarısının boş olması kalan yarının doluluğunu yok mu saydırır? Genelde insanlar, özelde de gazeteciler iki halden sadece birini görüp diğerine gözünü kapamak zorunda mı? Elbet muhalefetin her türlü izan ve insafı sıfırlamış bir militanı ya da iktidarın her türlü olumsuzluğa, yanlışa kılıf hazırlamak, o olumsuzluğu ve yanlışı halkın görüş alanından çıkarmak, eğer bunu yapamıyorsa allayıp pullayıp bir büyük başarı olarak sunmakla görevli kadrolu elemanı değilse.

Kimi basın mensuplarını tanımlarken kullanmak durumunda kaldığımız kelimeler ya da bizim geldiğimiz nokta ne kötü, değil mi? Bizim mesleğe adım attığımız yıllarda, 'dördüncü kuvvet' olarak tanımlanırdı basın ve halk bir haber söz konusu olduğunda büyük bir samimiyetle 'eğer gazete yazmışsa doğrudur' derdi. Artık kuvvetler sıralamasının çok dışına düştük ve artık halk, 'eğer gazete yazıyorsa yalandır' noktasına geldi.

'Basın Ahlak Yasası' denilen yasa olmayan ama bir zamanlar yasa kadar saygı duyulan ve etkili olan meslek kuralları artık mesleğimizin yaşlıları tarafından bile hatırlanmaz oldu; gençlere ise hiç öğretilmedi. Tabi gerek yaşlılarda hala o kurallara sıkı sıkı bağlı olanlar ve hala gençlerde kendi çabalarıyla meslek kurallarını öğrenen ve uygulamak için gençliğin tüm idealizm ve yürekliliği ile direnenler var. Az da olsalar var ve sözüm mesleğin bu az sayıdaki yüz aklarına değil elbet.

Bugün Türk basını, bir ateş çemberinden geçiyor. Bu ifadeyi şu veya bu siyasi ya da yasal tavrın dar alanına hapsetmek yanlış olur. Bir bütün olarak, önce meslek içi eğitimden geçmek, önce kendi meslek kurallarımızı yeniden hatırlamak ve bunu herkese karşı aynı yüreklilik, aynı yansızlık ve aynı adap ve edeple savunmak zorundayız.

Bardağın boş tarafını da dolu tarafını da aynı açık yüreklilik ve dürüstlükle yazdığımız gün, biz görevimizi yapmış olmanın huzurunu yaşarız. Bizden sadece dolu ya da sadece boş yarıyı görmeyi bekleyenle de biraz üzülseler de sonuçta onlar da bizim huzurumuza ortak olacaklardır. Gazeteci ne söven sayan bir düşman ne de her yanlışa alkış tutan bir kadrolu elemandır. Gazeteci bardağın boşunu da dolusunu da aynı rahatlık ve aynı beklentisizlik içinde yazabilen insandır.