Kudüs, dünya emperyalizminin tutsağıdır.

1918 yılından beri tutsaktır.

Her geçen gün biraz daha boğazı sıkılan Kudüs'ün kurtarılması için yapılabilecek şeyleri yapmayan aciz Müslümanlar, birbirlerini boğazlamakla meşgul…

Kudüs'ün kutsallığı ilahi ferman Kur'an-ı Kerîm ile tescillenmiştir.

Mekke, Medine ve Kudüs Allah (c.c)'ın adeta haremidir. Bunlara sahip çıkmayanların, dünyada ve ahirette Allah (c.c)'a kulluk adına el kaldırmaları çok zordur.

Bunlara sahip çıkmayanlar, ahırın altındaki tarlasına, el emeği ile elde ettiği evine ya da arabasına sahip çıkamayanlar gibidir.

Müslümanlar, bu beldeler uğruna can veremezlerse acaba neyin uğruna vereceklerdir?

Bu beldeler, canımızın ve malımızın bir parçasıdır. Her gün bu haremimize saldıran İsrail'in hedefi bellidir. Kudüs'ü 'oldubitti' ile ilhak etmek ve Müslümanların kalbine bir hançer saplamaktır.

Kudüs, canımız ise malımızla ve bedenimizle korumalıyız.

İman haline gelmedikçe Kudüsümüz yok ki, kurtaralım.

İslam dünyası iman haline gelmedikçe Müslümanların Kudüs davası olmayacaktır.

Kudüs'ün tutsak olmasının en önemli nedeni Müslümanların iman haline gelmiş böyle bir davalarının olmayışıdır.

Cuma günlerinde cami çıkışında 3-5 kişi ile atılan sloganlar yetmiyor.

Cami cemaatine inandırılamamış bir Kudüs davamız var.

Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Müslüman için mübarek beldelerimizi korumak imkan değil, iman meselesidir.' demiştir.

Kudüs davasını iman seviyesine çıkardığımız gün, Kudüs'ün kurtuluş günü olacaktır.

Acele ve telaş yapmadan hep birlikte Kudüs davasını yeniden inşa etmek zorundayız.

Yıllardır, 'kahrolsun ' diye bağırıyoruz, İsrail ve onu destekleyen emperyalizm kahrolmuyor.

Yıllardır yakılan bayraklar yere inmiyor, bilakis daha da yükseliyor.

Kendimizi ve kitleleri kandırmayalım. Selam ve sevgi ile…