Bu bizim gazetedeki bir haberin başlığıydı. Sevgili Zerrin Somuncu'nun haberine yazı işlerinin attığı başlık 'acıydı' ama ne yazık ki doğruydu. Haber Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Alıç'ın Samsun Valiliği'nce düzenlenen 'İl Ekonomisi Toplantısı'ndaki sunumundan' derlenmiş. Yani bilgiler devletin bilgileri, hepsi doğru. Üstelik bilinmeyen bilgiler de değil. Bir toplantıda ilk defa basın önünde dillendiriliyor ama bu resmi veriler, TSO tarafından düzenli yayınlanıyor. Kent gerçeklerini merak edenler için çok faydalı bilgiler. Ben yıllardır bu raporları alır ve çok da yararlanırım.

Sayın Alıç, Samsun'un bilinen fakat üstü ısrarla örtülen acı gerçeklerini Samsun Vali Yardımcısı Recep Yüksel ve katılımcıların önünde rakamlarla dile getirmiş. Sayın Alıç önce 'Samsun'un potansiyelini' anlatmış sonra da 'Tüm bu imkanlarıyla çok önemli potansiyeli barındıran da bir şehir. Ancak bu söylemlerimiz maalesef istatistiklerde görülememekte. Potansiyellerimizi öne çıkarmak istatistiklerde hak ettiğimiz yeri almak için daha çok çalışmamız gerekiyor. Bunu başarabilmek için de ortak akıl kaçınılmaz' demiş.

Ortak akıl! Bunu geçen hafta sonunda Samsun basını ile tanışma toplantısında Sayın Vali Osman Kaymak da dile getirmişti. Bu ihtiyacın duyulması bile güzel. Umarım diğer paydaşlar da bu 'ortak akıl' konusunda samimi bir işbirliği sergiler.

Sayın Alıç sunumunda 'Samsun'un 2004 yılında toplam 7 milyar 40 milyon TL olan gayrisafi yurtiçi hasılası 2014 yılında toplam 24 milyar 335 milyon TL olmuştur. Samsun'un toplam gayrisafi yurtiçi hasıla payı 2004 yılında yüzde 1.22'yken 2014 yılında yüzde 1.19 olarak gerçekleşti. Samsun'un gayrisafi yurtiçi hasılası rakam olarak artmışken, pay olarak azalma eğiliminde'' demiş. Necmi Alıç'ın verdiği bilgiye göre Samsun'un ''Tarım sektörü gayrisafi yurtiçi hasıla payı da 2004 yılında yüzde 2.30 iken, 2014 yılında yüzde 2.21 olarak gerçekleşmiş.' Düşme tarımda daha fazla.

Yıllarca şehir efsaneleriyle kulaklarımız tıkandı, gözlerimiz kamaştırıldı ve biz acı gerçeği görmedik ya da göremedik. Görenlerimizin büyük kısmı da 'kötü adam olmamak' düşüncesiyle sustu. Susmayanlar, az sayıda da olsa konuşanlar ve yazanlar da 'felaket tellalı' suçlamalarına muhatap oldu.

Yıllardır 'Samsun'daki otomobil sayısının Türkiye ortalamasının üstünde' olduğu fısıldanır kulaklara, trafik sıkışıklığına da bunun sebep olduğu ileri sürülür. Aslı yoktur. Samsun 2015 sonu itibariyle bin kişi başına düşen özel otomobil sayısı bakımından 46'ncı sıradadır. Samsun 109 araçla Türkiye ortalaması olan 134 aracın epey gerisindedir. Trafik sorunumuz araç çokluğundan değil yol darlığı ve otopark azlığındandır. Bir de gelişi güzel park alışkanlığı ya da sorumsuzluğumuzdandır.

Ama başka bir şey var bu konuda bizi Türkiye ortalamasının üzerine taşıyan, o da trafik kazaları ve bu kazalardaki yaralanma ve ölüm oranları. 2015 sonu itibariyle Türkiye'deki her 24 kazada bir kişi hayatını kaybederken, Samsun'da 21 kazada bir kişi hayatını kaybediyor. Türkiye'deki kazalarda kaza başına ortalama 1.66 kişi yaralanırken Samsun'daki kazalarda bu sayı 1.69' çıkıyor. Üzerinde durulması gereken ve durulursa da çözümü mümkün bir konudur.

Bu konu önemli ve rakamlar çok. Bir yazıda aktarılabilecek bir konu değil. Zaman zaman döneceğim bu konuya ve rakamları daha önce de yaptığım gibi sizlerle paylaşacağım. Ama bu yazıyı noktalarken ekonominin halini gözler önüne biraz daha net sereceğini düşündüğüm bir konudaki birkaç rakamı da aktaracağım. Protestolu senet payı da hem sayı hem de tutar olarak hızla artıyor. Protestolu senet sayısında 2002 yılında 16'ncı sırada iken 2015 yılında 10'unculuğa, protestolu senet tutarında ise 2002 yılında 17'nci sırada iken 2015'te 12'nciliğe yükselmiş bulunuyoruz. Bu acı gerçek eğer ekonomide bir bozulmaya işaret değilse ahlakta bozulmaya işarettir ve o daha kötüdür.