Toplum hafızamızda belediye deyince akla bir çırpıda gelen ilk görev ve tanımlar: çöp toplar, kanalizasyona bakar, su getirir, şehrin altyapı işlemlerini üstlenir gibi standart düşüncelerdir. Oysa görev ve sorumlulukları açısından bakıldığında ve özellikle 5393 sayılı Kanun, belediyelerin görev ve sorumluluklarını çokça genişletmiştir. Bu kanuna göre 'Belediye, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar ve yaptırır' der.

Cumhurbaşkanı'nın düşündüğü Başkanlık sistemi ve onun yerele yansıması bakımından genişletilmiş ve neredeyse 'Yerel yönetim, hemşehrilerinin doğumundan ölümüne kadar hatta ölümünden sonra da onlara hizmet veren yegane kurumdur.' Tanımına uyarak çalışması planlanmış bir kurum olmuştur.

Bu çerçevede bakıldığında belediyeler artık eski standart görevlerinin dışında çok farklı bir yapıya doğru hareket etme zorunluluğuna evirilmişlerdir.

Ülkemizdeki tüm belediyeler görüldüğü kadarıyla Cumhurbaşkanı'nın düşündüğü ve uygulamak istediği yapıya daha alışamadılar. Eskiden gelen alışkanlıkları devam ettirmek ve üzerine koyarak gitmek fikri belki de iş yoğunluğundan dolayı ve belediyelerin birikmiş işlerini daha tamamlayamadıklarından ötürü hayata geçememektedir.

Aslında Başkanlık Sistemi ile birlikte değerlendirilmeye alınmasının istendiği konu görevlerdeki son maddedir: Ekonomi ve Ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar ve yaptırır.

Belediyeler birçok ticari faaliyette görevleri gereği bulunmaktadır. Hizmet sektörünün her noktasında bulunan belediyeler aslında bir şehrin işlerliğinin ilk ve en önemli ayağıdır.

Başkanlık Sistemi ile birlikte bölgesel kalkınmanın esas birleştirici ve ekonomik unsurunun en önemli ayağının belediyeler olması planlanmıştır. Belediye o bölgedeki tüm verileri elinde bulunduran yegane kurumdur. Buna istinaden tüm yapılacakları bilen kurum da belediyelerdir.

Bu noktada insanların aklına gelen soru şudur: Belediyeler ticari faaliyet ve yatırımlara yönelirlerse, eskinin KİT dediğimiz Kamu İktisadi Teşekküllerine yeniden dönerler endişesidir. Bu da devletçilik fikriyle özdeşleşir diye uzak durmaya çalışıyorlar. Oysa tarihi süreçte baktığımızda 2.Padişah Orhan'dan beri bu topraklar, devletçilik ilkesi diyebileceğimiz anlayışla yönetilmiştir. 36 yıl Padişahlık yapan Orhan Gazi dönemi Osmanlı Devlet düzeninin yerleştirildiği ana temelleri oluşturur. Bu konuda 'Başkanın Düşleri' isimli eserimde çok geniş anlatımlar vardır.

Yapılan araştırmalar ve insanımızın hayat tarzı bu yaklaşımı kuvvetle destekler. Hala insanlar sağlam bir iş kapısı olarak devlet kurumlarına kapağı atmak ister. O zaman kapitalist düzenin bize zorla kabul ettirmek istediği serbest piyasa masalının hiç te matah bir durum olmadığı ortaya çıkar.