Kuzey Suriye'deki oluşumun esas olarak Ayn El-Arap (Kobani) (2014) ile ortaya çıktığını söylemek mümkündür. ABD'nin desteğindeki Kürtlerin IŞİD veya DEAŞ'a karşı mücadelesi ve bu savaştan galip olarak çıkmaları, onları epey şımartmıştır. İşin garip tarafı bu savaşta, Türkiye, Kürtlerden taraf olmuş ve Barzani'nin Peşmergelerinin Türkiye'den geçişine izin vermiştir. Türkiye'deki HDP'liler de bu durumu alkışlamışlar ve hakkında methiyeler düzmüşlerdir. Buradaki 'Benim düşmanımım düşmanı, benim dostumdur' sözü geçerli olmasa gerektir. Zira, Türkiye'nin can düşmanı olan terör örgütü, DEAŞ'tır. PKK, PYD ve YPG'nin dost olduğunu söyleyebilir miyiz?Kimse kusura bakmasın ama, ben PKK, PYD, YPG gibi oluşumların isimleri ayrı olmasına rağmen; bir bütünün türevleri olduğu kanaatini taşıyorum. Kırmızı halı ile karşıladığımız ve bayrağını gönderde dalgalandırdığımız Barzani, bizim dostumuz mudur? Şark insanının özelliklerini taşırlar ve çıkarları olduğu zaman, lamelif gibi eğilmelerine rağmen, çıkarları bitince de kuyruklarını hep yukarıya doğru kaldırırlar, dişlerini gösterirler. Aynı şey PYD lideri Salih Müslim için de geçerlidir. Onu da bir devlet başkanı gibi karşıladık ve ABD'yi arkasına alınca da yaptıklarına lütfen bakınız. Kobani'de Türkiye ne yapabilirdi, elbette burada karar vermek oldukça güçtür. İki düşmanımızdan birisine, ABD'nin müzahereti ile yardım ettik. Sonuç olarak ABD verdiği sözleri yerine getirdi mi? Her zaman ifade ettiğim gibi, işte Batının ikiyüzlülüğüne diğer bir örnek olarak verilebilir. Hala daha yüzlerce hatta binlerce tır, ABD silahları PYD'ye verilmektedir. Efendim, savaş sonrasında bu silahlar geri iade edilecekmiş. ABD, PYD'nin ordu kurması için gereken silah ve eğitim görevlerini yerine getirmekte ve ABD'li subaylarda PYD'nin bir unsurudur.

Türkiye'nin 24 Ağustos 2016 tarihinde başlattığı Fırat Kalkanı operasyonu ile Membiç'e kadar gelmiş olan PYD ile Afrin'deki PYD'nin birleşerek, Akdeniz'e kadar uzanacak olan Güneydeki koridora engel olunmuştur. Afrin'de koruyucu olarak Rusya'nın oluşu, Membiç'te ise ABD'nin oluşu bu harekattan istenilen sonucu almamıza engel olmaktadır. Membiç'ten Fırat Nehrinin doğusuna çekilmesini, müteaddit defa ABD'den istememize ve onlar da söz vermelerine rağmen, PYD çekilmemiştir. Bunun yanında, Afrin'de bulunan PYD, Hatay'a komşu olarak duran bir çıbanbaşıdır. Kaldı ki, Afarin'den Irak sınırına kadar uzanan bu koridor, tamamen Araplara aittir. Demografik olarak burada nüfus Kürtlerin lehine olacak şekilde değiştirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye'de bulunan 3 milyonun üzerindeki, Arap mülteciler ise, bu oluşuma ister istemez yardım etmektedir. Suriye gibi bir ülkede 7 milyona yakın Arap'ın diğer ülkelere göç ettirilmesinin altında yatan nedir? Bu sorunun cevaplanması gerekmektedir. Türkiye ister istemez bu oluşumun bir parçası konumundadır.

Yalnız, tüm bu olanlarda sesini çıkarmadan bekleyen ülke ise İsrail'dir. Zira, kurgulanmış olan senaryo, tam onların istediği şekilde işlemektedir. Araplar cehalet içinde, öldüren de Allah'u Ekber demekte, ölen de Allah'u Ekber demektedir. Sadece içki içerek sarhoş olunmaz, Arap şeyhleri paranın verdiği sarhoşlukla saltanatlarına devam etmektedir. Ne diyebiliriz ki! Allah onlara akıl ve izan versin ve biraz da tarih okuyarak neyin ne olduğunu öğrensinler.

Kurban Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım. Allah'tan nice, nice Kurban bayramlarını kutlamamızı nasip etmesini ve Müslüman ülkelere barış gelmesini dilerim. Saygılarımla.