Aslında bu bayram sabahında bu sütuna bir şiir alacaktım Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı' şiirini almalıydım. Bir bayram sabahına en fazla yakışacak şiir tartışmasız odur. Hem bayramın kutsiyetine hem de bu milletin mehabetine onun kadar yakışacak muhteşem bir şiir dururken ben bir başka büyük şairin bir başka şiirinden bölümler alacağım. Ne bayramın kutsiyetiyle ne de bu milletin ve bu ümmetin şanlı geçmişiyle ilgisi var. Dünüyle ve kutsiyetiyle ilgisi yok ama bugünüyle, bugünün hal-i perişanıyla doğrudan ilgili. Gerçi merhum Akif o şiiri 1913'te, Balkan Harbi'nin sonrasında yazmış ama bugünü anlatıyor.
'Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?/Mahşerde mi bîçarelerin, yoksa felahı!/ Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!/ 'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun! ' diye başlayan şiir uzun; tamamını almayacağım, alamayacağım ama bazı bölümleri kelimesine, noktasına ve virgülüne dokunmadan aktaracağım.

İslam aleminin hal-i perişanına yanmada Üstat Akif ve 'İslam ayak altında sürünsün mü nihayet?/Ya Rab, bu ne hüsrandır, İlahi, bu ne zillet?/ Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mana?/ Zalimleri adlin, hani öldürmedi hala/ Cani geziyor dipdiri... Can vermede masûm/ Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?/ Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!/ 'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!' demede.

Ortadoğu, Afrika, uzak Asya geliyor aklıma, Arakan geliyor bir kor ateş gibi oturuyor yüreğime. Türkiye Cumhurbaşkanı İslam alemini imdada çağırmakta; bizim sesimiz mi zayıf yoksa İslam aleminin kulakları mı sağır, itirazdan, feryattan vazgeçtim, bir tıs yok ortada. Tamam; insanlık dediğimiz o kalabalıklar İslama kör, feryadına sağır, acısına hissiz ama bize ve bizimkilere ne demeli?

Arakan deyince aklıma düştü; sahi bir de Türkmen yurdu Telafer var. Onlar da insan, hem de Müslüman hem de Türk. Telafer Arakan'dan daha mı uzak bize ki onların feryadı hiç duyulmaz?

Her neyse, fazla uzatmayacağım; şunu da ekledikten sonra döneceğim Akif'e: Ölen Müslüman ve maalesef öldürenler de Müslüman, en azından o iddiada olanlar. Bu da ne yaman çelişki!

Şiir bir asır önceden İslam aleminin bir asır sonrasını anlatan şu yürek yakıcı mısralarla biter: 'Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,/ Bir giryede bin ailenin matemi çağlar!/ En kanlı şenaatle kovulmuş vatanından/ Milyonla hayatın yüreğinden gidiyor kan!/ İslamı elinden tutacak, kaldıracak yok.../ Na-hak yere feryad ediyor: Âcize hak yok!/ Yetmez mi musab olduğumuz bunca devahi?/Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlahî!'

NOT: 1- Bazı kelimelerin bugün kullandığımız karşılıklarını özellikle gençler için yazma ihtiyacı duydum. Devahi- Büyük belalar, afetler, kazalar; Musab- İsabet etmiş, uğramış; Şenaat- Alçaklık, iğrençlik, kötülük; Girye_ Gözyaşı

NOT: 2-Başta siz değerli okuyucularım olmak üzere Büyük Türk milletinin ve İslam aleminin mübarek bayramını yürekten kutluyorum